-Başlıksız-
kapatılmış bizans günlerinden
kalma bir ihtiyar kuş tutuyor çarpan surlara kilyoslu deniz topçularından bir tamir askeri ozan yüreği ağır çalınacaksa kopartır saz tellerini sultanahmet mavileriyle dikilitaş ucunda delinerek şekillenen gök eski bir istanbul’da içi dolu çarpacak gibiyiz sokağa vuran ağır kan ozandır yüreğim eşiğine boğazın ölüçağ kalyonunda bırakılmış bir ev saati yalnızlık dünya nerde sen ve vakitsiz topçuların işçileri nerden ateş alır yitirmektedir yüreğim işçiliğini ve kanını eteğinden denizi eğen göğün genelevde yumuşak ve soğuk etlerin heykel kasıklarında çiviye asılarak hergün unutulmuş bir kasket uzun çözülen anılar çarptığında bir yerin makina sokağından gelir istanbul ayaklanması ve boşalan bir kentin dağılışı |
sızım sızım aşktır , mecnun eder istanbul...
tebrikler...