3
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
224
Okunma

çölde kurumuş dudaklardan yükselen sesler duyulmuyor,
kumlar yanık duaların omzundan savruluyor.
gökyüzü, kendi gözyaşını saklamış,
zaman, acıyı not defterine yazmış.
her adımını.
toprağa kazınan bir kutsal iz gibi,
ve toprak,
kanla yazılmış bir ayet gibi susuyor.
çocuklar,
susuzluğun gölgesinde masumiyet soluyor,
anneler,
göz bebeklerinde ağıtsız cenazeler taşıyor.
ihanet,
kardeşlerin tebessümünde saklı birer hançer,
direniş ise,
ateşin içinden geçip hala susmayan bir kalp.
gazze
bir zaman değil artık,
bir mekan değil,
her çağın orta yerinde açılan görünmez yara.
her damla,
bir çağın alnına düşen mühür,
her suskunluk,
zulmü tarihe teslim eden yankı.
göz kamaştıran o ışık,
karanlığın bağrına saplanan bir bakış gibi,
bir adım daha atıyor,
küllerden, hakikat doğuyor.
çünkü gazze
artık burada,
annelerin titrek dualarında,
çocukların masum bakışlarında,
o bu halkın dimdik duruşunda soluyor.
ve her zulüm,
önünde eğilen değil,
dimdik duran bir yürekle karşılaştığında
tarih olur.
gazze
bir kavga değil,
bir duruş.
ve o duruş,
insanlığın en derin yerinde
sonsuz bir kaleye dönüşür.
*
Mehmet Demir
6725