DAVETSİZ MİSAFİR...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın susss!
kimse bilmesin iki hoyrat bedenin susamışlığını aşka... bu şiir sana... alnımda mührümdür gecenin karası, sana geliyorum sevgili, aç kapıyı… ters yüz edilmiş hayatlardan çıktım yola… ellerimde şubat soğuğu, ellerimde tütün yalnızlığı, ellerimde bir ağustos arta kalmışlığı… kanıyorum sevgili… öper misin kanayan dizlerimden? Ya da bayramlıklarını giyinmiş çocukluğumun buğulu gözlerinden…? tahkiye edilmiş bir vakanın şahıs kadrosunda, ana karakter olmayı hiç başaramadım ben… dekoratif figüranlıktı payıma düşen, yetindim… dirhem dirhem çoğalırken yalnızlığım, üçüncü tekil şahısların devrik cümlelerini söylemekteydi dilim… bun denilen kasırgada helak oldum sevgilim… utanıyorum kendimden taptığım için böylesine aşka… ki aşk hiç taziye dileklerinde bulunmadı, benim solan dudaklarıma… var bir şey aramızda aşikar… biliyorum… tapındığın mabedde farkına varamadığın ikonayım asırlardır… hiçbir dine ve dile mensup değilim ben… aşkım dinim, ayetimdir imlası bozuk sevda sözcüklerim… ihata edilmiş bir kalenin içinde kurtarılmayı bekleyen son prensesim… uzattım saç tellerimi, tutun sevgili, umudu koy ceplerine ve çık benliğime… eyyy yaban diyarların yitik masal kahramanı! ezelden ebede süregelen bu savaşın son gaip neferi olsam da, yenik düşmem aşkın kalbime istifra ettiğin acıya.. işte kağıt, işte kalem… defalarca kararttığım alın yazımı ister sil, ister karalamaya devam et, yeniden… utanmıyorum , sensiz içime akıtılan, hiçbir meniden… sana geldim, aç kapıyı… (A-Y) |