5
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
320
Okunma

Kebîr üstâd,
şâir, filozof, ressam Halil Cibrân’ın yazısı esin kaynağı olmuştur.
Târih: 2013
Kafası ve kalbi boş, fakat mîdesi dolu olan,
Kendini kabre değil, kendine kabir hazırlayan.
Nefse ne yazık...
Ne yazık o nefse ki;
Kuş bakışı ile bakmak lâzım gelirken, kuş beyni ile bakar.
Hayatın hiç başlamamasından değil, sona ereceğinden korkar.
Beynine kelepçe vurdurup, yüreğini ardından mahkûm eder.
"İzm"lerin sloganını geveleyip, bunu da bir bilgelik zanneder.
Direnmeyi öğrenmeden
dilenmeyi düstûr edinen,
Kîn yolundan arınmadan
Dîn yolunu ihdâsa soyunan
Nefse ne yazık...
Hedefi vuracağı yerde, hedefin şa’şâsına vurulan,
Başkalarını aldatmak idmanını, evvelâ kendinde yapan
Nefse ne yazık...
Ne yazık o nefse ki;
Birine kol yardımı gerekliyken, dil yardımından fazlasını esirger.
Daha bir mum bile yakmazken, ârlanmadan karanlığa küfreder.
Kalbinde bir inâyetin sevincini yaşamaktansa, sefâletin acısını taşır.
İnandığı gibi yaşamaya gayret etmeyip, yaşadığı gibi inanmaya alışır.
Ne yazık o nefse ki;
Gördüğü bir acının hamallığna yetişmezken eli,
Görmediği aybın tellallığnı soyunur dili.
Yaşamını ölüm kaygısı ile bulandıran,
Ölümü de yaşam kaygısı ile sulandıran,
Îtirâf eylemeden, îtilâf göstermeden,
Fettân’dan arınmadan, Fettâh’ı arzulayan
Nefse ne yazık...
Fecr-i kâzib’e uyanmadan
Fecr-i sâdık’ın hayâlini kuran
__________________________________Nefse ne yazık...
İhdâs: Ortaya çıkarma, yeni bir şey yapma, oluşturma.
İnâyet: İyilik, kayra.
İtilaf: Anlaşma, uyuşma, uzlaşma.
Fettân: Fitneci. Kurnaz. Fitne çıkaran. Karıştıran.
Fettâh: Kullarının kapalı işlerini açan.
En iyi, en çok fetheden. Darlıktan kurtaran.
Her şeyi en iyi cihetten açan. Zabteden Allah.
Fecr-i kâzib: Gerçek olmayan, yalancı şafak.
(Sabaha karşı şark ufkunda yayılmaya başlayan beyaz bir aydınlık.
Bunun mukâbili birinci fecirdir ki, bir aydınlıktan sonra tekrar aydınlık gider.
Bu birinci aydınlığa fecr-i kâzib denir.)
Fecr-i sâdık: Gerçek şafak.
(Sabah namazının vakti, fecr-i sâdık’ta başlar.)