7
Yorum
37
Beğeni
0,0
Puan
271
Okunma
Bunun bir hikayesi yok
Yok böyle bir yaşanmışlık
Lakin yine de
Hatırlasın
Burası bir duvar
Ve yalanlar da var
Belki bir kuş uçarken tuzla yıkanmış göğe,
kanadında eski bir şarkıyı taşır,
belki rüzgâr, köklerime dokunurken,
senden kalan sesi fısıldar.
Bak, aynalarda hâlâ ıslak yüzüm,
ateşten harflerle yazılmış adın.
Sokaklar, duvarlar, çınlayan bir cam,
her biri seni söyler, her biri yakın.
Baba evinin tuz ekilmiş tahtalarında,
giydiğin elbisenin hışırtısı var.
Kitapların arasında uyuyan çocuk,
dudaklarında unuttuğumuz bahar.
Şimdi teller gerilmiş göğsümün üstüne,
kuşlar konar, sonra uçar.
Bir şiir gibi dökülür toprağa,
nefesin, sözün, tozun, hepsi bir yar.
Hatırlasın diye yazdım bunları,
geceyi, ekmeği, tuzu, şarabı.
Gölgen düşsün bir daha eski çimenlere,
çocuklar koşsun peşinden, çıplak ayak.
Belki bir gün, bir bıçak gibi saplanır,
unutulmuş bir ses, yırtık defterden.
O zaman gözlerin, o bildik ateşle,
"Ben de özledim," der.