0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
80
Okunma
Sus ey dil, artık kelâmın vakt-i fânîsi doldu,
Konuşma, çünkü sözden öte bir secdeye doğdun.
Gönül ki yürüdü şimdi, ne göz kaldı ne niyet,
Rabb’e kavuşan bu sessizlik, en hakîkî cevaptır.
Tenin terk-i nefes ettiği son demde,
Bir kuş gibi hafifler rûhun yükü.
Ne mal hatırlanır, ne yâr, ne sitem, ne şöhret,
Yalnızca bir nida kalır: “Yâ Rab, ben geldim...”
Sükût içinde yankılanır ism-i İlâhî,
Kalp, son kez “Allâh” diyerek açılır semâya.
Melekler hazır, levh-i mahfûz susar,
Zaman biter, takdir başlar, ezel tebessüm eder.
Gözlerin kapanır ama görmeye başlarsın,
Basîret açılır, bâtın nûr ile dolar.
Bir teslimiyet ki rükûdan daha derin,
Bir veda ki vuslata benzeyen tek geçiş.
Ey rûh-ı musaffâ!
Ne güzelsin ayrılırken bu yalan dünyadan,
Ne temizsin kalırken yalnız Allah’la.
Rûh-u revânın seyr u sülûkudur bu,
Sükûtun içinde saklı bir miraç gecesi.
Yüzüne düşer bir rahmet çizgisi,
Kefen bile duâya dönüşür sana sararken.
Toprak seni bağrına basmaz,
Sana secde eder artık, seni tanır, seni anar.
Ey kalbin yitik seyyahı!
Döndün nihâyet menzil-i meçhûlden menzil-i me’vâya.
Sana ait olmayan ne varsa
Geri bırakıp geldin hakikate, çıplak bir dua gibi.
Zaman sustu.
Kalem kırıldı.
Lâfzın dili çözüldü.
Artık yalnız hâl konuşur.
Bir secde vardı alnında yarım kalan,
İşte tamamlandı şimdi o secde,
Rabbin huzurunda en derin suskunlukla.
Söz yok, çığlık yok, yalnızca teslim.
Ey âşinâ olduğum son nefes,
Ne güzelsin sen, ne serin bir vuslatsın.
Cihânı terk ederken kalbinde zerre kin yoksa
Sen azâd edilmiş bir duâ gibi yürürsün.
Artık ne zamanın yükü var,
Ne takvimin hanesinde adın.
Sen, ezel ile ebed arasında
Bir dua, bir esinti, bir sır gibi uçarsın.
Kabrin bile bir menzildir sana,
Rabb’ine uzanan bir tünel,
Ve sen oradan geçerken
Ardında dünya kalmaz,
Önünde rahmet açar.
Bir ömür “Ben geldim.” demeye çalıştın,
Ama şimdi susarak söyledin en doğru cümleyi.
Rabbin senin sessizliğini duydu.
Ve cevap verdi:
“Hoş geldin ey kulum...”
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ / LARDES SYMPRA
(1 Ağustos 2025)
5.0
100% (1)