0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
11
Okunma
Rüzgârın dilinde bir sır dolaşır,
Gecenin koynunda yankılanır adın.
Kâinatın en gizli perdesi aralanır,
Işığın düştüğü her zerrede sensin,
Ben o ışığı arayan yolcuyum yalnız.
Gönlümün çözülemeyen düğümünü
Bir tek bakışın çözer ey ezel nefesi.
Aşkın, gölgesini bile taşırken cihan,
Ben sana varmadan önce varan rüzgârı
Koklarım, çünkü her esinti seninle başlar.
Toprağın alnında senin yazın,
Suyun akışında senin seyrin gizli.
Bir damla yaş gibi düşer içime hakikat,
Ve bilirim
Ne aradıysam bende değil,
Beni ben yapan sende saklıydı.
Göğe uzanan her dua benden değil,
Senin bana öğrettiğin suskunluktan doğar.
Küllerimden değil, senin ateşinden
Tekrar tekrar dirilir ruhum
Ve ben, her yanışı bir armağan bilirim.
Ey varlığın sırrını saklayan nur,
Ayın yüzünde bile senin izlerini görürüm.
Geceler seninle çoğalır,
Gündüzler seninle parlar;
Ben ise her renkte seni bulmaya mahkûm bir kul.
Yolların sonu yoktur, bunu öğrendim,
Çünkü her yol seninle yeniden başlar.
Ben yürüdükçe çoğalan bir nehir gibi
Akarım varlığının kıyısına doğru;
Orada kendimi değil, seni bulurum.
Aşkın bana dokunduğu an
Kâinat ikiye bölündü:
Biri seni arayanlar, biri senden kaçanlar.
Ben arayanların safında adımı unuttum,
Zira senin adını anmak bütün adlardan üstündü.
Sensiz geçen her an bir gurbet çizgisi,
Sensiz söylenen her söz bir eksikliktir,
Ben ki yoklukla varlık arasında asılıyım.
Ne zaman sana sığınsam anlarım
Âlemin özü sensin,
Bende görünen ise senden bir kıvılcımdır.
Ve şimdi biliyorum,
Her nefes seni hatırlamak için verilmiş,
Her adım sana yaklaşmak için atılmıştır.
Ben bu yolda yorulmam artık;
Çünkü yürüyenin ben olmadığını,
Yürütenin sen olduğunu öğrendim.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(9 Aralık 2025)