0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
61
Okunma
Rüzgârın kıyısında saklı bir ağıt,
Kawa’nın sessiz nefesiyle karışan,
Gök kubbenin çatlak aynasında yankılanır,
Üç kere söylenen, unutulmuş bir efsane.
Havva’nın kan kırmızısı elmasında,
Yakup’un kör rüyalarında yanan bir kıvılcım,
Yusuf’un tahttan düşmüş serseri gölgesi,
Mim’in kutsal ateşinde eriyen tenim.
Taş mısın sandın beni, ey Züleyhâ?
Mor saçakların gölgesinde açan gizemli gül,
Evlerin demir parmaklıklarından süzülen,
Kelebekler kadar narin ve öfkeli bir sır.
Köhne yalnızlığın paslı kuyusunda,
Kaybolan bir ezginin tınısıyım ben,
Gönlümde yanan küllerin son alevi,
Cihanı yakan ateşin sessiz bekçisi.
Saçlarını sürgüle gözlerimin içinde,
Adın, kalbin, nefesin bir kehanet olsun,
Göğün derinliklerinde yankılanan,
Bir mührün kırılmayan kutsallığı.
Adın, karanlık bir sır gibi saplanmış,
Göğüs kafesimde, kanlı bir hançer,
Kara bahtın mimlendi gözlerime,
İlk fısıltım, ilk çığlığım hala taze.
Dört kutsal kitabın sessiz fısıltısı,
Mukaddes kentlerin göğsünde yankılanan,
Yüreğime kazınmış derin bir yara,
Züleyhâ’nın kara gözlerinden süzülen.
Yaşlar, Babil’in kederli yağmurunda,
Kırık sokaklarda düşlenen umutlar,
Senin hayalinle büyüyen sessiz bir fırtına,
Ruhum, kül rüzgârında savrulan bir yaprak.
Zamanın kadranı çatlar, saatler durur,
Çölün kalbinde kanayan fırtına ben,
Züleyhâ, yalnızlığın duvarında,
Kırık kanatlarımı açar karanlığa.
Gözlerimin içindeki harflerden doğar bir harabe,
İbrahim’in baltasında gizli bir nida gibi,
Putlar devrilir içimde birer birer,
Kalbimin Kâbe’sinde yalnızca sen varsın.
Sesin, bir çöl kandilinin titrek huzmesinde,
Üzerime serpilen kadim bir âyet olur,
Ben, suskun bir nebinin mührüyle mühürlenmiş,
Kırılmamış bir sır, açılmamış bir kitap.
Tenimde dolaşır kadim zamanın karıncaları,
Her biri senin adını taşır sırtında,
Firavun’un sarayında yankılanan çocuk ağlamasıyım,
Musa’nın korkusuzluğunda yeşeren dua.
Senin bakışın, gökten düşen taşsız bir yıldız,
Adem’in kalbine düşen ilk özlem gibi,
Sözlerin, ölü denizin kıyısında
Sürgün dillerin son şarkısı olur bana.
Bir harfin gölgesinde başlar mahşerim,
Zaman, sendedir; ben gecede mühürlüyüm,
Bir tebessümünle yeniden yazılır levhim,
Yüzüne bakmak, dirilmekle eşdeğerdir.
Karanlıkta açan nâr çiçeklerinin,
Kökü senin yokluğuna bağlı,
Her gece, boynuna asılı bir niyazım,
Sabaha düşmeden kırılan dua.
Beni oku, bir kefen gibi beyaz dizelerden,
İsmim, senin alnında mühürlenmiş bir yakarış,
Göğün kapılarını çalan suskun parmaklarımla
İçime kazınmış kıyametin hikâyesiyim ben.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ / LARDES SYMPRA
(8 Mart 2023)
5.0
100% (1)