Bir Kentin Gözyaşları
Bir kent ki öne çaresizlikten elleri üşümüş
Sonra ise havası, suyu ve ekmeği bozulmuş Sevdası ise ayakaltına ve maziye gömülmüş Kara bulutlar kirli ve kara bir mendil gibi Örter yalnızlığını gecelerde Bir kent ki çarpıklığın ve Ruhu üstünde kirli bir çöküşün sancısını çeker, Her taraftan dağlanmış bedeninde. Bir kent ki kalesi binlerce yıllık mazinin uykusunda Kedisinin gözlerinde güneş ve deniz bağlı Yüksek dağları, Toz- duman olmuş hayallerin gamını yüklenmiş Göğünde martıların bağrışmalarına Yine bu kentin denizi ses verir coşkun yüreğiyle İnancı ve saf kalbi taşırken bu biçareyi Sol yanından bir kurşunun acısını duyumsar Henüz mevsimi gelmeden yaprakları dökülür ellerine Kaç kişi bilir ki her kentin bir çocuk olduğunu, Sevgiyi ve şefkatli elleri çoktan hak ettiğini Yoksa her geçen an çocuksu gözlerinden Dökülen yaşlar avuçlarımızı doldurur …. Avuçlarımız hala dolmadı mı? |