4
Yorum
30
Beğeni
0,0
Puan
320
Okunma
Ne kadar ’’zaman ilacım’’ dese de
Kırıntıları dahi yetiyor hasta yüreğe...
Bir bulutun öksürüğüydü sadece
Şervan’ın ünvanından tükeniş
Donuk ciğerlerinden sızandı aslında
’Enhar’ kıyılarına ilhak çabasıydı
Gözlerinin büyüsü yolumu kamaştırmasa
Ankanın zümrüdü kaybedişi
Belki de vazgeçişiydi
Küllerinden doğmaya küsmüş
Küh-i Kaf üzerine çökmüştü!
Leziz bir endişe belleğinde
Biliyordu
Doğum yanmaktı
Dayanılmaz o ateşin hararetinden
Nirvanaya varmaktı!
tükenmiş umutsuzlukları yırtıp
Yeniden umuda kanat açmaktı…
&&&
//
S’us ve Dur!
Bilmeden dokunduğun kalp
Sahipsiz değildir!
Ona göre çal kapıyı hak edeceksen
Beğen yerini
Baş üstünedir sevgili!
Öyle bir taht kur ki kendine
Benliğim sahiplensin
Kölelensin duruşuna!
Prangalansın ömrüm ömrüne
Eğreti teyel gibi bir çekişte sökülmesin…
Aklı evveldim biliyorum
Öncesini bitirmeden sonrasını istiyordum
nasipsiz günlerin dimağında tat ararken
Rüzgârsız havalara uçurtmamı salıyordum
Uçmasın şiir gözlüm sensiz
Uçmasın sözler
Beni derbeder eden yaş değil sensiz gülüşler!
Ah yüksündüğüm hiçlikler
Mayasız ekmek gibi tatsız
Bir o kadar kabarık kalbim
Sığamadığım hücremde
Yokluğu duvarlara kazıyorum…