0
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
147
Okunma
Eşikte bir mezar yüreğim,
Ne gelen var, ne dua eden.
İçimde yarım kalmış bir veda,
Dışımda tamamlanmamış bir gidişle beklerim.
Adını her andığımda toprağım çatlıyor,
Sesin bir ağıt gibi çöküyor aklıma.
Ne zaman bir kapı aralansa,
Ölmeyi erteliyorum bir gün daha.
Gözlerin hâlâ duruyor içimde
Ama bakmıyor artık, sadece susuyor.
Sen giderken ben kalmadım burada,
Sadece enkazı kaldı bir kalbin, kurumuş dualar gibi donuk.
Ben seni sevmekten değil,
Senin yokluğunda yaşamaktan yoruldum.
Bir çiviydin belleğime çakılan,
Her hatıranda kanıyorum usulca, kimse görmeden.
Kimse bilmez; yüreğim bir eşikte durur hep,
Ne öteye atabilir kendini, ne geri dönebilir.
Çünkü ne tam öldürdün beni,
Ne de yaşatacak bir neden bıraktın ardında.
Ve sen, gittiğin o yolda bir gün üşüyeceksin,
ismim de yetmeyecek ısınmana.
O an anlayacaksın:
En soğuk mezar, unutulan bir kalptir aslında.
Geceyle konuşuyorum artık, senin yerine,
Ay bile bakmıyor yüzüme, senin gibi küskün.
Bir yıldız kayıyor her iç çekişimde,
Ve ben her dileğimde seni değil, yokluğunu siliyorum.
Aynalara küstüm, kendime kırıldım,
Senin yokluğunla şekil değiştirdi sesim.
Bir ağıt oldum yaşamaya çalışan,
Ve sen, beni sustuğum yerden hiç duymadın.
Yüreğimde bir kapı hâlâ aralık,
Çünkü bazı gidişler sadece gitmek değildir,
Bazı kalışlar da bir mezarın sessizliğidir.
Ve unutma…
Bir gün biri seni de sevecek, benim kadar kör,
Sen de onu kıracaksın, beni kırdığın kadar hoyrat.
Ama aradaki farkı, o gidişin ardından öğreneceksin:
Ben senin affın olabilirdim
Sen benim kefenim oldun
5.0
100% (2)