0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
236
Okunma

Ben çocukken yıldızlarla oynardım,
Gözlerim göğe bakar, düşlerimi arardım.
Kumdan kalelerle başlardı her sefer,
Her yıkılışta içimden başka bir ben doğardı...
Ayakkabılarım küçük, yollarım uzundu,
Bir tebessümle geçerdi koca kışın buzunu.
Her taşta bir umut, her çukurda bir masal,
Ben, düşlerimi çarşaf gibi sererdim gökyüzüne...
Yıllar yürüdü, ben peşinden koştum,
Hayallerim mi, yoksa gölgem mi beni geçti, bilmiyorum.
Omzumda kitaplar, kalbimde çocukluk hayali,
Bir öğretmenin duası, bir annenin yorgun bakışı vardı içimde...
Derken yaş aktı takvimlerden,
Saniyeler, akreplerin dikenine döndü.
Bir baktım ki saçlarımdan beyaz düşüyor,
Ama içimdeki çocuk hâlâ yıldızlara yürüyor...
Hayallerim büyüdü benden önce,
Sırtıma bindikçe, kamburlaştı ömrümün yükü.
Bir denge aradım, yaşla hayal arasında,
Ama benim terazimde ipler hep kopuktu...
Yaşım ilerledikçe, hayallerim daha hızlı koştu,
Bir bakmışım Kızıldeniz’in dalgalarında yüzüyor,
Bir bakmışım Batı kıtasında yankılanıyor sesi,
Bir bakmışım toprağın altına kıvrılmış yatıyor sessizce...
Bir gün bir çocuğun gözyaşını siliyor,
Ertesi gün dağlarda yalnız kalmış bir ceylana sarılıyor.
Bazen cami avlusunda bir ihtiyara dua oluyor,
Bazen adını kimsenin bilmediği bir yetime bayram sabahı...
Ben bu hayallerle çok yürüdüm,
Kimi zaman susadım, ama içmedim çünkü düş kuruyordum.
Kimi zaman acıktım, ama yemedim çünkü hayal doygundu.
Gerçek dünya mı? O bana uzak bir gezegendi...
İnsanlar ev bark kurdu, ben kelimelerden kule.
Onlar kariyer, statü, unvan dizdi,
Ben gökyüzüne ip atıp düşlerimi yıldızlara bağladım.
Ve her düşüşte, içimden başka bir "ben" gömdüm toprağa...
Gözümde geceler bir hesap defteri gibiydi,
Uyuyamazdım, çünkü hayallerim uykudan hızlıydı.
Bir bakardım sabah olmuş,
Ama ben hâlâ Afrika’da bir yetimle oturmuş susuzluğu konuşuyorum...
Sorumluluklar büyüdü,
Faturalar, yükümlülükler, aidatlar, telefonlar…
Hepsi gerçekliğin tuğlalarıydı,
Ama ben onların üstüne çıkıp hâlâ gökyüzünü seyretmek istedim...
Ve bir gün, bir çığlık gibi çöktü her şey.
Hayallerim "öncelik sırasına gir" diye bağırdı bana.
Ama kalp ne bilir öncelik? O, sevdiğine koşar.
Ve ben en çok hayalimi sevdim, gerçekler küs kaldı...
Şimdi buradayım.
Bir duvarın dibinde, bir bankın köşesinde,
Elimde bir defter, gözümde kırık bir umut,
Bir şiir yazıyorum: "Hayal Taşıyan Adam’ın hikâyesi bu...
Biliyorum, insanlar bana bakıp geçiyor,
“Hayallerle vakit kaybetmiş” diyorlar belki içlerinden.
Ama ben onların gözlerinde hiç göremediğim ışığı
Bir çocuğun gülüşünde, bir annenin duasında buluyorum...
Ben hayallerimle çok konuştum,
Bazen bana küs oldular, bazen ben onlara.
Ama ayrılmadık, çünkü ayrılırsak ben kim olurum?
Bir kartvizit mi? Bir maaş bordrosu mu? Bir unvan mı sadece?
Hayallerim bazen bana mezar kazıyor,
Bazen gökyüzüne uçurtma çekiyor.
Bazen bana "git" diyor, bazen "kal".
Ve ben her seferinde gidememeyi seçiyorum...
Çünkü sorumluluklarım var,
Bir evin lambasını açık tutmam gerek.
Bir çocuğun harçlığını, bir annenin ilacını…
Ve bazen bu yüzden hayallerimle vedalaşmak zorunda kalıyorum...
Ama hayaller terk etmez,
Onlar puslu havalarda da gelir,
Sokağın lambasından düşer omzuma,
Ya da bir eski şarkının notasında beni bulur...
Ben hâlâ hayal kuruyorum,
Yaşım ne olursa olsun.
Çünkü hayal kurmak nefes almak gibidir,
Unutursan ölürsün, hatırlarsan yaşarsın...
Ve evet, tedirginim…
Yarın ne olur bilmiyorum,
Sorumluluklarım mı baskın çıkar,
Hayallerim mi ayakta kalır, onu zaman gösterecek...
Ama şunu biliyorum:
Ben, hayal taşıyan bir adamım.
Omzumda yıldızlar, sırtımda yaralar,
Gözümde uzak kıtalar, kalbimde iyilik dolu rüyalar...
Ve hayat beni nereye götürürse götürsün,
Hayallerimi bir çocuğun alnına yazmak istiyorum.
Belki o çocuk tamamlar benim yarım kalmış düşlerimi,
Ve ben huzurla yürürüm mezarımın yoluna...
Erol Kekeç/03.05.2025/Sancaktepe/İST
5.0
100% (1)