1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
183
Okunma
Sabahın kör karanlığına uyandım yine seninle,
Yüreğime saplanmış deli sevdan ağlattı öylesine.
Sensizliğin hüznü var işte bu koca evin içinde.
Sen ki engin denizlerin suskun perisiydin, canan—
Habersiz mektupların satırlarında başlık oldu adın.
Kır bahçelerinde ellerini tutup koştuğum yârsın,
Gecelerimin kanayan yarası oldun şimdi, canan.
Tam da mutluluğu buldum derken, gidişin neden?
Tüm dünyayı üzerime yıktın, duy sesimi ey nazlıcan!
Soğuk ve ıssız ölümümsün — alışır mı yokluğuna bu can?
Sevdalı şarkılarımın başrol oyuncusuydun, canan.
Matemin gözlerimde; ölümüne isyan ediyor, durdu zaman.
Gönül bahçeme ektiğin kırmızı güller yeşerdi bak—
Var mıydı tek başına sonsuzluğa yürümek, var mıydı?
Bu muydu sözümüz? Bu muydu sevdamız? Bu muydu, canan?
Sen benim yaşama nedenimdin, aldığım nefesimdin.
Bahtı karalı çiçeğim, hangi adaletin kanunuydu gidişin?
Gizemli gülüşlerini kim soldurdu, kim çaldı seni benden?
Kara toprakların soğuk yüzü aldattı beni, nazlıcan...
Çaresizliğim çöktü gençliğime—
Bir sana mı kolaydı çekip gitmek?
Karanfillerin narin yapraklarında sevmiştim ben seni.
Çim yeşili gözlerinde yanan küçük ateşle sevmiştim.
Söylesene, nasıl dayanır bu beden sensizliğin yüküne?
Ağır bir taşı koyacaklar şimdi üzerine... neden, canan, neden?
Şiirlere sığdıramıyorum seni, anlatamıyorum sevgini, canan.
Erkan ŞEREMET
5.0
100% (4)