4
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
145
Okunma
zihnimde vakitsiz bir saate kurdum alarmı
rüyamın rüyasına uyandım
sanki değerli birşeyimi kaybetmişcesine
sokak sokak dolandım c’isimsiz caddeleri
bir arı gibi bir ömür boyu
bir tutam bal yapmak yerine
bir karınca gibi
bir arpa boyu yol almak yerine
kana kana içtim
gökkuşağının o en ortasındaki yeşili
tertemiz bir suda yıkandım
bilemiyorum
Sayın Tanrı’nın bu meseleden haberi var mı!
kırk kapılı bir handa
kırık bir kapı aralığındasın
-namahrem bir gölgeyim üzerine
gözlerim sarıyor heryerini
ayakucundaki bir çilek bitkisinden
ense köküne uzanan kiraz ağacına
-koynundaki güvercine kadar
sonra sen yürüyorsun
iki tel saç dökülüyor omzundan
"fa diyez" bir keman başlıyor
ahenkle dansediyor gövden
-gökyüzü yeryüzünü kıskanıyor
sen yürüyorsun!
toprak yeniden doğruluyor
deniz fışkırıyor
deniz börülcesi..
lakerda..
ahtapot..
resmi geçitler başlıyor zihnimde
o beyaz atların nal sesleri
beynimi kemiriyor fildişi güzelliğin
sen kapıyı aralıyorsun
ne dışarıda ne içerideyim
derin bir boşluk
zifiri karanlık
gözlerini duyuyorum!
hilkatin aydınlatıyor geceyi
-yaralarımızdan tanıyoruz birbirimizi
bu gece beni bir rüyadan çağırdılar
elimi tutmak istediler
kan revan içindeydi ellerim
hangi deniz yıkayabilir bu elleri
yıkayamaz!
-ellerim kana boyar denizleri