4
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
176
Okunma
ben bir vâhayım
gözlerim -en mahrem yerim
külü güle çevirir ellerim
Rusya’da Lena
Afrika’da Sahra’yım
denize düşsem okyanus olurum
Sırat Köprü’sünde levhayım
içimde polyester bir mutluluk
derinimde bir Ankara ayazında üşüyen bir çocuk
gökte keskin bakışlı bir kartal
yerde asfaltı delen bir çilek bitkisiyim
ben seni gördüğüm zaman
kapı aralığından fırlayan bir çocuğum
annemin tembihine rağmen
"gitme" denilen o yasak yerlere
soluk soluğa bir heyecanla
/koşaradım yürüyorum
ben seni gördüğüm zaman
hep o ağacın dibindeyim
yine öyle bir yağmurun altında
yine yalınayak
bir elimde gençliğim
/diğerinde gecikmişliğim
ben seni gördüğüm zaman
pencereden sarkan bir çocuğum
aşağısı karanlık..
aşağısı uçurum..
kainat d’evriliyor üzerime
/başaşağı gülümsüyorum
ben seni gördüğüm zaman
cebimde rengarenk çakıl taşları
kumdan kaleler yapıyorum
adını yazdığım su’ya
/kâğıttan gemiler bırakıyorum
ben seni gördüğüm zaman
göğe kurulu bir salıncakta
güneşi selamlıyorum
ben seni gördüğüm zaman
memeden yeni kesilmiş bir çocuğum
henüz bir alfabem yok
/badi parmağımı ağzıma götürüyorum