11
Yorum
45
Beğeni
5,0
Puan
404
Okunma
An,
Rengini kaybetmiş bir gece
Gece kendisini
Bense seni arıyorum.
Çırılçıplağım,
dışarıda kar yağıyor!
Alışamadım dediğim
Bu kentin sokaklarında
Yalın ayak peşindeyim..
Karabasan uykularımda
Tramvay duraklarının
Karanlığına sığınıp.
Bir bilinmezlikle izliyorum
Gelip geçen yolcuları
Otomobil ışıklarının ışıltısında
Yabancı suretler ile karşılaşıyor
Adım adım dolaşıp bomboş sokakları
İstasyon caddesinde buluyorum kendimi.
Gecenin aymaz ayazı üşütüyor içimi
Ve en sevdiğimiz türkü çalıyor
Frekans fark etmeden,
Şehrin tüm radyolarında
Hep sen, tek sen, yalnız seni diye
Atıyorum adımlarımı
Yarının sabahına
Uyanmaya yüz tutmadan zaman
Gözlerime perde oluyor Erciyes’in buğusu
Genetik olsa da o kadar yakıştı ki
Saçlarımın beyazına
Altı köşeli kar tanelerinin kardeşliği
Aşk halim
Eli bastonlu bir ihtiyara benziyordu
Dermansız ve çaresiz…
Seni yazdım,
İleride ki saat kulesinin yelkovanına.
Hayal ettim her zerreni
İlk gözlerin geldi aklıma
İlerleyen her saniyede kirpiklerini saydım
Ellerin, sonra kıvırcık saçların
Aklara bezenmiş sakalların
Veda baz dudakların…
Ama ne yaparsam yapayım
Akrep hep sende duruyordu
Ve hep sonuçsuz kalıyordu
Benim zamanı katletme çabalarım
Diğer taraftan
Denizi olmasa da şehrimizin
Ben aşk adına
Kağıttan gemiler hayal ediyordum
Sintinesinde ki bu ağır yükle
Hiç bir limana sığınamayacağını bilsem de
Alabora olma ihtimalini bir kenara bırakıp
Ellerimle yakıyordum
Bu hayalet geminin yelkenlerini
Ay ışığının açmazı
Erciyes’in gri şafakla mesaisi derken
Mola mekânım oldu bir otobüs durağı
Mahyaların ışığı kırmızı yanıyor olsa da
Üşüyen yanıma kâr değildi
Hiç bir rengin sıcaklığı
Titrek bir ses okşadı kulaklarımı
İlahi bir beste dokundu ruhuma
İşte o an ellerimi semaya açıp
Özümce bir niyazla tövbe etmek istedim
Lakin üryandım
U t a n d ı m!
Ellerimi Yanaklarıma götürdükçe, kıvrımlarında, herkesten bir ihanetin izi.
Kalbim de, geçemeyen sızıya eşlik yara izi.
Can süzüldü gözlerimden
Puşt miraslı sözcükler döküldü
Dudak kıpırtılarımdan ayakuçlarıma.
Şifa diledim kapanmayan gönül yarama
Ezberimde unutmak olgusu
Sevmemiş gibi farz edeyim desem de nafile
sevmiştim!
Ve yüreğime dönüşü olmayan
Kaç bilet kesmiştim
Kalmak istesem de misafiri olduğum her kalpte
Vedasız yolcu olmaktan öteye geçmedi beklentilerim
Öyle harikaydı ki!..
Her insana nasip olmayan
Güzel bir duyguydu aşk
Kimseye üzülmedim,
Kendime acıdığım kadar.
Ağlamaklı düşlerimle
Gerçek yaşanmışlığın kapısını çalıp
Bir şehrin sabahına uyanıyordum artık
Bu şehrin
Tüm Hüzünlerini sahiplenirken yüreğim,
Vaktini tamamlamak üzere gece...
Arsız alaca şafakla gidecek az sonra
Güneşin ilk ışıklarıyla
Gecenin kendini araması bitecek,
Ama benim seni aramam hiç bitmeyecek…
Beni yarı yolda koydun
Hem bir başıma hem de çaresiz ya…
Unutma ki!
Kir yükü gecenin getirdikleriyle
Arsızlığın alaca şafaklarında
Bana yaşattıkların var ya…
Azapla uyanacaksın uykularından
Ve sabahların kutsiyeti
Akşamların masumiyeti adına
Azap hükümlü olacak hep
Sevgiye diye attığın adımların
Alma mazlum ahı derler ya hani
A l m a!..
Hüzünlükent
Narin
5.0
100% (16)