1
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
124
Okunma
KUM SAATİNDE İNTİHAR
-Fas Çarşısında Satılan Hiçlikler-
I. Çöl, Tanrı’nın terk ettiği bir tenezzüh alanı,
Kum taneleri: Sayılamayan intihar notları.
Bir deve, kendi iskeletini taşır sırtında,
Yol nedir? diye sorar çöl,
Yol, Kumdan bir zincir.
II. Fes dükkânında asılı güneş,
Kırmızı bir yara gibi kanar duvarlara.
Sattıkları: Zamanın dikişsiz kefenleri,
En kalitelisinden, der satıcı,
Hiçbir şey almayan müşteri gülümser:
Zaten hepsi yalandı.
III. Bir çocuk, hurma ağacının gölgesinde sayar ölüleri,
Parmakları: Kırık tesbih taneleri.
Annesi, geceyi tuzla mühürler,
Uyku yok, der, Rüyalar vergiye takıldı.
Çocuk sorar: Ben niye doğdum?
Cevap: Kum fırtınasında kaybolan bir kahkaha.
IV. Medine sokakları, kıvrım kıvrım bir yılan bağırsağı,
Her dönemeçte bir kokuşmuş umut.
Bir dilenci, kendi gözünü satar turiste,
Görülecek bir şey yok, der,
Zaten hepsi kör.
V. Cami avlusunda bir kuyu: Allah’ın boş boğazlığı,
Su değil, düşenlerin çığlığı yankılanır.
İnan! diye bağırır müezzin,
Minare: Kumdan bir hançer.
Bir adam, ezanla birlikte kendini kuyuya atar,
Ses gelmez: Dibe kadar hiçlik varmış.
VI. Gecenin sonunda, kum saatini ters çevirir ölüm,
Zaman: Bir palyaçonun burun kıvrımı.
Çöl susar, dünya bir mezarlık bekçisinin uykusu,
Ve ben, kendi mezar taşımı yontarken bulurum kendimi:
Burada yatan,
Hiçbir şeyi özlemedi...
Çünkü hiçbir şey vardı.
5.0
100% (5)