Metropol Hayattan Nağmeler
Metropol hayattan nağmeler
Şiirin başında üç dilde Üç kez çığlık atan bir çocuk Üç acı Ve üç nokta… Anonim bir his Nerden dokundun kirli susmalarıma? Kentlerim gitti, Düşlerim üşüdü Kimse alınmasın Benimdir sondaki ünlem! Bir acı… Bir nokta...(.) Şiirde bir cambaz var Cımbızlıyor harfleri, ünlemleri Ve üç noktayı... Sular köpürdü Soytarının gözbebeklerinde, Ve kral yitirildi Tüm yücecüceler, Ayaklar altında ezildi -Duyurudur kayıp aranmaz! Aklıma mim düştü; Köy gülüşlü hasretten inlemeler Kanıyorum aman- aman! Yukarıda yazılanları okumayınız Utanıyorum önemsemeyiniz, İkinci acı… Özcesi kiralık bir aşk; Kanın ve mürekkebin pıhtılaşması; Kan dondu Mürekkebin posası çıktı Can çekişmede mürekkeple kan Canhıraş... -Ve ikinci nokta(..) Mim /düştü Mürekkep namelere Yazamam... Duygusal bir name sarmalı/için Geberteceğim sözleri kiralık bir aşka; Mektup kardeş gebertmeden sözlerime yetiş! BOŞLUK -sağ üstte tarih- Sevgili ülkem, dostum, annem, Umudum, kardeşlerim, birazcık da sevgilim, katilim ve benzeri herkes... Nasıl olduğumu mu merak ediyorsunuz? Yağmur gibiyim bütün kuşlara ferman… Sizleri ne çok sevdiğimi bilmeyin, Korkarsınız ve küsersiniz! Bir kuruştur ömrüm Kârsız da olsa açtım veresiye defterini, Mahalleler benden geçer Matematiğim kötüydü /ama Fazıl hocam, siz bana Türkçe kızardınız Ben Kürtçe ağlardım... Devlet okullarını, yalanlarcasına borçlandırdınız Oysa bilim; okumanın borcu olmaz diyor... -Yine bir yanlış var bu hesapta Bağdat’tan döner -Demedi demeyin... -İlk çığlık... Masalların çoğuna aldanarak, Derimden duvar ördüm bölücü arzulara hizmet için... Açılımı; özgürlük, adalet ve eşitlik Ne olacak bu ülkenin hali? Vatansever bölücü arzular, derimi soydular: Hiç insanın derisi soyulur mu? Eşit, adalet ve özgürlük adına... ...Resmi teoremlerle; sözüm onlara... -Üçüncü acı… Hangi peygamber tufanından firar ettik ki Ellerimiz yalan Bedenimiz talan Dilimiz-lisanımız inkâr... Anne ben Mesih değilim ki, Ne diye yeryüzüne geliş sebebimle övüneyim! Üç noktam ve çığlığım Etti mi dört! Dört devletim, dört keder… Bir içkili şarkı istiyorum Mektup böyle sonlanmaz/ biliyorum Ellerinden öpüyorum… Dengbej başlasın: Ölüm makamından... Düşük yapmış notalar ...Sağırlaştım! Sonrası için yas tutun Uzun havalar hep kısa ömürler içindir! Çatısız evler türedikçe Sanatın dalına da merhaba... Sakıncalı da olsa sorayım -Hiç çoban köpekleri ağlar mı? Çatısız, gözyaşsız ve sanatsız Bana ne, umudun imam nikâhından? Her başımı kaldırdığımda Olağanüstü hallerde soyuldum Uçurtmamı yırtarken savaş uçakları, El baş üstünde, asker selamı: Asker abey merhaba -Çığlık-çığlığa Etti mi iki! Eyy tarih, ırzına geçtiğin yaşamlar kuyular ülkesini kurdu! Devri teslim mi alsak? -Af buyurun manik depresifim... Akrepsiz bir saat istiyorum İçinde ihaneti barındırmayan Çünkü kuyu cumhuriyetinde zamansızım… İhanet kadardır yenilgi Başka bozgunlara gelemem... Sonbahar vakti gitmeli Yaprak dökümü, hazan Tel-tel dökülüyor, tenim Ben öleyim ellerim kalsın Ben gideyim biri beklesin Şiirin sonunda ses çıkartmayın, Çığlık atarım Gölgen ürker. Vedaya gerek yok Gidişin şen ola! Ben gidiyorum Kendine iyi bak, İyi ol ve ayıkol... -Ve üçüncü çığlık Üçüncü nokta... "Maviyi Vuran Adam" kitabından Emrah AKTAŞ/Zana YEKBÜN |
vurulmaya aç bir gökyüzü
ve tıknaz bir devletin gölgesi altında
öperim mavi yüreğinden