3
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
247
Okunma

Sabahın ilk ışıklarıyla uyanıyorum,
her gün aynı döngüye sıkışmış gibi.
Gurbetin soğuk duvarları arasında,
Hayat meşekkatinin fanindünyanın
Onca yüzlerce derdinin
omuzlarıma yüklediği ağırlıkla
adımlarımı atıyorum.
Kalabalık sokaklarında bile gönlümdeki yalnızlık hiç kaybolmuyor.
Aşkta yorgunum... Bir zamanlar gözlerimde uzanan umut, şimdi solmuş bir hatıra gibi. Sevmenin de sevilmenin de uzağında, sadece hatıralarla konuşuyorum. Kendi kendime, içimde taşıdığım ya da kırık parçalarla.
Geceleri gökyüzüne bakarken görülen tek şey var: Burada benim yerim mi? Yoksa bir gün yüreğimi bıraktığımı geri dönebilecek miyim?
Ama yine de devam ediyorum. Çünkü hayat, durmayı kaldırmıyor.
Sormayın ne olur Allah aşkına.
Yaşım kaç vallahi bilmiyorum ki
Dünyaya gelmişim döndüm şaşkına.
Doğduğumdan beri gülmüyorum ki.
Zalimmiş mevsimler,aylar, seneler.
Her sene kahırlar, artar, yineler.
Benimle mi yaşıt, dede, nineler.
Ağlarken göz yaşım silmiyorum ki.
Benzedim dalında açmayan güle.
Düştüm işte böyle, dillerden dile.
İçime hapsolmuş, kederle çile.
Dertlerim yüz parça, bölmüyorum ki
Nasıl yaşıyorum böyle harapla.
Her gün sitem kahır bu izdırapla
Felek al hançeri bağrıma sapla
Vur, parçala, kır, dök ölmüyorum ki
Şans mı var kaderden talihten yana.
Zeh’r olur günbe gün karışır kana.
Bu gurbet illeri yapıştı cana.
İstesem kopupta gelmiyorum ki.
5.0
100% (9)