Açılmak, vurmak var kendini yollara, yolara
Esişinde rüzgârın dinerdi
gönüllerde türlü yara
Ve servilerin, çamların, köknarların arasında
Yitmez miydi hezeyanlarıyla ezen o dün?
Bir derin nefes çekilirdi içe, giderdi
hüzün.
Bir çıkmak yok mu en yükseğine yalçınlığın
Kuşbakışı görmenin tadını doyasıya bir çıkarın
Geçerken küme küme kuşlar selamlaşılır da
Bulutlara değecek gibi hafiflemek de var ya.
Bırak akıp gitsin kıvrılarak yol, manzarası bol
Sökün olsun ne varsa geride, düğüm çözülsün
Gönle ilâç gibidir
sevgiyle uzanan bir kol
Hoyrat mı bakılır böylesi mesireliğe düşün
Kulakların pasını açsın eşlik ederken seyrine
Ve gir nakaratta iç yakan türküye, şiire, gazele
Boğucu sıklığından şehrin, tam kurtulduğun gün
Bir tebessümün seyrinde kalırdı geride
hüzün.
Nasıl istemeyiz ki su gibi berrakça aksın hayat
Buna ulaşabilmenin yolunda var, türlü türlü tuzak
Bu yüzden kaçmak vakti gitmelidir şehirden ırak
Gidilecek yolların, tünellerin, eriştirdiği gizem
Bir
muhabbet katmaktan çok ötedir hem de elzem.
Böylesi bir maceraya plan olmaksızın da çıkılır
Dünyanın türlü güzelliklerinden dem vurulur
Bir fotoğraf karesinden bakmaktan farklıdır bu
Özgürlüğün tadını çıkarmaktır özündeki vurgu
Haydi geç harekete, bekleyendir seni hayaller
Bir sıra dışılık yaşamakta can bulur güzellikler.
Ve denmeli ki ruhu okşuyorsa her
doğan gün
Tekerlekler dönmese de iki kapağın arasındadır
Kitabın buyur ettiğinde de büyüleyici haz bulunur
Varsa imkânlar tene değerek yaşanılır bu hayaller
Olmasa da yok sorun, satır arasından da değerler.
Bir delice
sevdası olmalı ki tutunmak için güne
Karamsarlıkları sökün etmelidir, üzmesi yine
Mazereti yoktur şu duyguları şenlendirmek erek
Bir yolculuğun müdavimiyizi içten söylemek gerek
Bir farkındalık şuuruyla bakışta tükenmez gücün
Karanlıklara dön ki sırtını, solsun tüm
hüzün.
Oğuzhan KÜLTE