EY AŞK SEN NESİN?
Yüreğim!
Kapın müstekardır. Hüsnü kelamın, kilidin. Acizim, lâkin meftun... Sor bakalım efsunu nedir, bu işin? Aşk! Aşk diye yanar durur, divane gibi gezerim... Ne giydiğimdeyim nede çıkardığımda... Aşk! Der yüreğimin tam ortasında yanan ocağın hikmetini ararım... Gündüzü saran gecede miydi, keramet yoksa kelam ettirenlerde mi? Hüsnü zan eder, günaha bulanırım... Aşk, günahtan arınmayı da dilemekti... Aşk, beşeri olanı yüreğe alabilmekti ama onu kapının dışında tutup duyguyu damıta damıta akıtabilmekti… Harap etmeden, karartmadan şad olmayı niyet etmekti... Aşk, Yusuf’un gömleğinin arkadan yırtılmasıydı. Zindandan Sultanlığı uzanan yolun yolcusu olmak... Aşk, masumiyet içinde kalakalmanın adı: Aşk, savrulmaktı. Ismahan ÇERİBAŞI |
Aşk nedir diye soruyorsunuz, bence aşk şudur işte;
Aşk hem gül hem dikendir
seven sevdiğinin gönlüne gül dikendir