8
Yorum
32
Beğeni
0,0
Puan
512
Okunma
damarlarıma çekilen kuzgun’a
toparlamaya çalıştıkça
güz bahçemin kağıttan ölülerini
kıymıklar batıyor ruhumun derin kuyusuna
düştükçe gözlerimden
kapakları
bayrağı
toprağa gömülmüş bir ülke
çarpıyor yankısına sesimin
gotik ırmaklar b’akıyor
engizisyon tecellime
dilim döndüğünce yapıştı
iliklerimde damağım
darbe vurana kadar herkes iyidir
tersine olduramadığım eski bir öğreti...
kaç kuzgun havalanır şiirimin penceresinden
duvarında onarılmaz kaygılar döşenmişken
şehrimin mor yüzü
sunağında masumiyetin kanı
kaç ay batar gölgesinde acımın
sıra sıra vurulan kıblegahım misali
hıncından kertilmiş köklerime
işlemiyor kuzgun dişler
bir avuç şeker
bir top
dizlerimde sek sek yarası
kanayan yaramı görmedim
yarınaydı teslimiyetim
şimdi güz bahçemde havalanan
kuzgun sürüsüdür aşk