Ziyana durmuş gül ağrısıdüş dökümü mülteci duvarların ziyana durmuş ağrısında gülüdür arda kalan yedisine, yediveren, yetmişine küsüveren gül hasadıdır bahçesi olmayan zaman tanesine kırılır, iklimi ki lal sağanağı tayfıdır ışığın fırtınayla sevişen esareti yoktur günü içecek bir damla güneş fıtratı olur o mağrur gözlerimde, seyrime seremediğim göğüm kuşağı soldukça renklerin kuytusunda biat eder ölüm ah o ince belimin sıratında ebem kuşağı yemin olsun ki sükut-u ahirimde susacağım dünüme yalpalayan bir döngüde sıkıp yumruğumdan sayacağım işareti olmayan parmağımı nice susmaların kıyısında sustum-susacağım..ta ki külfet-i ey insan bir nefesin nakaratında olana dek akrep, yelkovan haydi, sökülsün, dökülsün cemalime zaiyatının kırkıncı harbinde makber-i lütfun nedir, kimdir inanç diye söyleneceğine inancının şaibeli deminde yarılsın kün her kelamın üzerinde kanadı besmelesiz gaip kuşların her kanat evvelinde harmanlansın ateş, har vursun sine-i göğsüne ve boğumlaştıkça her nefesin, nefs-i külüne mecal-i kavline süzülsün inancında intizar bulutları ve yağsın, yağmalansın yağmur azap serpintisinde.. ~°~ ~°~ ~°~ |