2
Yorum
35
Beğeni
0,0
Puan
708
Okunma

değildi, değildir elbet doğar, doğmaz ölmek, öldürülmek kaderiniz inanın
bunu bilmek, siz kadar buna ölmek, öldükçe de insanlığa lanet etmek demek...
size, sizi anlatmayı maviye çalan kadifemsi his bulutlarını
koynuma alıp fesleğen kokan bir şiirle o gülümseyemeyen,
gülücüklerinize satır, satır damlamayı ve kahkahalarınızda
sizi bulmayı ne çok isterdim, ah ne çok isterdim bilemezsiniz
tütün kokan katran bir rüzgarda kaybolurken yaşamak,
sizi sobeleyemem ki, size nasıl denir bilmem, diyemem ki
"oyun hiç başlayamadan bitti, bitti maalesef çocuklar"
ben ki, titreyen çıplaklığın gölgesine sığdıramıyorken sesimi
us’umun öfkeli gökyüzünden çağırılıyor korkularım ve o vakit,
İşte tam da o vakit moraran duvarlarımın kırışmış alnına
sürüp nefesimi ölümüne doğuyorum, doğuyorum da,
kim doğurdu, kim ekti ölümü yüreğime bilemiyorum
umutkanlığım, unutkanlığa bıraktı gül bozgunu kalelerini
bir ben kaldı, kırmızısı kırgın çiçeklerin boynunda, bir de ben
toprağıma yeminli ant kuşları eşelemeseydi yaralarımı
yemin olsun ki gecenin üzerime diz çöküşüne susacaktım,
susturacaktım tohumunda uyuyan, uyutulan heyecanımı
ve gülümseyecektim ruhuma kim bilir belki, belki de
sulayacaktım oyunlarımla, oyuncaklarımla masalları
bundandır toprağı ruhumda özümseyişim, hep bundan
ve sen çocuk ve siz çocuklar bilmiyorsun, bilmiyorsunuz
çığırtkan martıların gagasında, semasında dönen dünyayı
dünya ki, gülüşlerimden gidişime kundağı ateş, beşik hattı
kaderinizken diken, külden gül yeşermiyor, filizlenmiyor işte
ah hissiyatımın üç günlük ömrü
bir üşümek tutmadan gözlerimi
hadi ört gayrı olmayışımın üstünü,
çerçevele kayboluşumun resmini
yağ toprağımın ölüm kokan sesine
yağ ki, kirinden, zifirinden arınsın dünya...
~°~
~°~
~°~