BOYUMU AŞTI
Tut ki bir rüyaydık uyandık.
Tut ki son demleri bu ayrılığın Tut ki gittikçe uzadı aramızdaki mesafe Gemi kayboldu, dümen yoruldu Tut ki ben bir nehirdim Durmadan sana akan Senin denizinin ise Alacak tek damla yeri yoktu Tut ki sözler tükendi, büyü bozuldu Suçlu, suçsuz birbirne karıştı Velhasıl ki sevgilim Senin aşkın, benim boyumu aştı... |
Durmadan sana akan
Senin denizinin ise
Alacak tek damla yeri yoktu"
Çok ifade...
Şiirin en can alıcı, serzenişe vurucu atış yapan bölümü burası olsa gerek.
Farklı bir yönden dönüp b'akmak istediğimde aynı noktaya, şiirin önüne set çekilmesi bazı şairler tarafından kabul görmemesi beni düşündürdü.
Sanki tek damlasıyla bile denizlere karışamayan şiirdeki duygu akımı reddiye yorumlarla, olay veya alaylı tartışmalarla aynı frekans üzeri farklı boyutta tekerrür ediyordu !
Olumsuz düşüncelere binaen demem odur ki, güne gelen şairin de sevincini yaşamaya hakkı vardır. Şiir güne gelmişse, seçki kuruluna saygı gösterip bize tebrik veyahut da sükût etmek düşer. Nerden biliyoruz ki yarın bize göre öylesine yazdığımız bir şiirin güne seçilip aynı durumun başımıza gelmeyeceğini. Ya da nerden biliyoruz ki "güzel" dediğimiz şiirlerimiz bir başkası tarafından bile "olmamış " deyip okunmaya bile değer bulmadığını.
Her şeyde olduğu gibi şiirde de göreceli güzelliğin alıcısı da, okuyucusu da farklıdır.
Güne gelen şiire tebriklerimle şairin duruşunu takdir ediyor saygıyla selamlıyorum.