DÜĞÜN VE ÖLÜM...Mimozaların dalgalandığı bir kır bahçesi Aşkın da kıpırdandığı Ve işte İlahi Gazellerin nemalandığı Ruha hitap eden ebedi ve edebi Gözyaşı Aşkın kutsandığı Aşkın devasa hikmeti Varsa yoksa Rabbine kavuşma telaşı Sözcüklerin duyguları körüklediği Ruhun saf tuttuğu bir af yasası belki de Yasın da yaşın da revnak ruhlarla Sarmalında gizemin Yerin göğün de nemli matemi Az evvel bir kıraça rast geldim, Kırık sazın telinde kör noktasına hitap ettim Karanlığın Safi dalgalandığı yalnızlığın Bir saf altın ki Sevginin mahremi Surdan serden sırdan kesitler Hitabesi sonsuzluğun Renkler kadar kutsal bazen solgun Bir masal Mahiyetinde misal Ve işte şevkin dalgası Ve işte huzura dair bir alıntı değil de asla Azın çoğun hükmettiği Manevi bir haz ile haiz olunası Girift sözcüklerin mahşeri kalabalığında Bir yutkunup bir şükredesi Bir ölüp de defalarca dirilesi Devinesi bir döngü Muteber bir açıda acının Kesif sessizliğinde yankılanan O derdest edilmiş dar açıda Soldan sağa katmerli Sondan başa ulvi ve haşmetli Martının kanadına doğan ay misali Kanadındaki İlahi İşaret Ve işte Rabbin Mekânı Aşka sadece İlahi Aşka namzet Huzur Bazen hüzün Ve de hazan O görkemli düğün Öncesinde gel gör ki ölüm Varsa yoksa nakşında sonsuzluğun Gizeminde saklı rehavet Ve olası bir coşkunun Daim kılınası ruhun saf altın değeri Saf tutulası Yerin göğün mahşeri ve makberi Neye delalet ise artık mevsim Kıpraşan bir resim misali Duyguların tarhında çıkan yangını Kundaklayan artık hangi acı ise İrdelenesi bir renk İbrazında saklı ahenk Işıldayan gözlerinde meleklerin Dikilesi söküklerinden hüzünlü beşerin Ve işte tüm ama tüm Kalplerin tek Sahibi Yer gök nasıl ki Endamı ile O’nun rahmetinde gizli Sandukasında neler saklıdır ki Sakınan göze batan çöp misali Ve işte enginlerin erdemi Ve işte tüm ruhların fazileti Bir kırbaç misali acımı Döven kırbacın tek hamlesi dahi Yetebilirken hayatı tasnif etmeyi Bir dirhem acının ise tüm ömrü örttüğü gerçeği Ve işte Müminin hüzünlü kalbinin tek Seveni Tek koruyucu rahmeti Kör kütük tüm cihan Kordan esen latif rüzgârın Mahzeninde saklı dökülmüş tüm yaprakların da anası Elbet Tabiat Ana hükmettiği kadar tüm mevsimlere Kâh kurşun misali ağır Kâh kuşun kanadında saklı sağır gölgeler Eşrafın değil Ümmetin hissiyatı Varılacak tek rota tek istikamet Aşkla pekişen İlahi gözyaşı Yağan da yağdıran da Yağmalansa yürek ne ala Damgalı bir fotoğraf Denginde saklı dinmeyen sağanak Külfeti olmayan Kulvarında başta koşan Kovansa kucak kucak hüznün bekası Ve de tüm İlahi Duyguların masum ve berrak dünyası Rabbin izinde Sinmeden gölgesi bilinmezin ayak izinde Sözcüklerin nezdinde ve de Bir veda Belki de savruk bir eda Nemalandığı kadar yüreğin safiyet yüklü her rüya Nasıl ki kutsanmış duygular külliyesinde saklıdır her dua Başım gözüm üstüne Rabbim Yandıkça yazdığım Yazdıkça yağdığım Rahmetin peşinde ve hikmetinde elbet Sonlanacaktır yalnızlığım ve tüm acılarım Sen ki: Hükümranlığında hiçliğim Sarmalında ve de nihayetinde tüm zamanların Yeter ki koru beni kutsa beni Tüm hiçliğimle tapındığım geldim ki Sana gelmelerin güzergâhında yanan tutkumla Ve işte ebedi istirahatim Hüzün ve sabır ve katıksız şükrüm Yeter ki izin ver o kapıdan Girmeme delalet Ölüm ya da düğün ya da hüzün Ve de sınandığı kadar içimdeki dirayet… |
sevdan eksilmesin
şiirin ecesi kutluyorum,,,