"evveli cehenneme, sonrası mahşere kalmış
bir ömür sürdürdüler bana;
hiçbir koşulda cennet bahçesi yok..."

üst üste söndürülmüş sigaranın dumanından mı,
ağzımda bıraktığı tattan mı, bilinmez...
hep başkalarının öykülerinde sıkıştım;
dudaklarımın altına çöken burukluğumu,
göz kısa kısa baktığım çocukluğumu,
her şeyim var diye bildiğim o anki yoksulluğumu
sana anlatamam bir şiirin satırında;
zaten kimsenin değilim hatırında...

"borcum yoksa alacaklı değilim.
helal ettim boğazıma dizdiğiniz tüm lokmaları.
geri de istemem, sizde kalsın
yalancı rüyalarla kuşanmış soluk uykuları."

sanrılarıma bakacaktım o sabah;
hiçbir şey sandığım gibi değilmiş.
çıkartıp suluboyaları suyundan,
geçip gittim çizgisi çekilmemiş manzaralara.
beni vurduğun gün,
çok uzak değildi haziranlara...

"gülüşüne gülüyorken, gülme dedin gülüşüme;
başka lisanlarda söz söyleme artık ölüşüme..."

kimseleri kimsesiz kılan bir yer arıyorum cüsseme;
yangın yakanındı, hatırlıyorum.
ismimi sileceğim girdiğim tüm hafızalardan;
ne kadar dün varsa içinde kalacağım...
meraklanma,
yarınlarından bir çırpıda kaybolacağım...

"ölesiye unutmak için diri beden gerekmez.
sitemim düştüğüm düşlerime benim.
bugün değilse yarın,
toprak kokacaktır tenim..."


İsmail Yılmaz