eski bir rüz-nâmenin yıkıntısı şehir sokak aralarında acımasız güruhlar safiyane yoksulluğumuza haraç kesmekte şimdi alacalamak istesek de zamanı nafile rüzgârlanan bir tepenin ardından kanatlanıyor gölgemiz
bu karasal kumul bir çaresizlik üşüyen iki kar kuşunun cansız titreşimi çığlık çığlığa kesişen yalnızlık
ve hep aynı karanlığın rahnesine düşen salon salamanje açlığımız aşk- -sız- -lığımız
biliyorum büyük bir keder bu akşamdan solan kanarya çiçeğini emzirmek kağıttan gemilere su vermek gibi…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
İSTİRİDYE KANATLAR şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İSTİRİDYE KANATLAR şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Ben bu şiiri ve bu şiirden neşet poetikayı çok yakından izliyorum. Kimileyin, desem doğru olmaz, çoğu zaman, gerek semantik gerekse işçilik düzeyinde iyi, hatta çok iyi dizelerle verim alan bir çaba, lakin; hergüne bir şiir patalojisi, söylemin içine genel geçer olanı, marjinal olanı bir tümör gibi yerleştiriyor, ister istemez...
hayranlık duyduğum bir kalemin ziyareti ve dikkate almam gereken değerli dokunuşları benim için dikkatimde güvenli bir yol önemli hususlar olup hep sevindirici bir durumdur....
Bazı kalemler var defterde şiirini okuyunca pamuklara sarasım geliyor. Kendimi öyle buluyorum ki şiirlerinde sanki beni tanıyor beni anlatıyorlar gibi bir ruh haline bürünüyorum.... Önceleri susuyordum şimdilerde ilham beni terk ettiğinden şiirleri incelemeye verdim kendimi şair ruhumu teslim ettim :)))
Yalnızlık umutsuzluk ve geçip giden zamanın bıraktığı derin izler "Eski bir rüz-nâme" (yazılı bir belge veya eski bir mektup) olarak ifade etmen, geçmişin ve belleğin yıkıntıları arasında kalınan bir yeri tasvir edişin her zamanki gibi bambaşkaydı. Şehirdeki "acımasız güruhlar" ve "safiyane yoksulluk" toplumsal çöküşün ve insan ilişkilerinin bozulmuşluğunun bir bence en güzel anlatım şekliydi.
"Rüzgârlanan bir tepenin ardından / kanatlanıyor gölgemiz" dizesi, geçici ve belirsiz bir varoluşu çağrıştırırken, gölge bir kimlik veyahut geçmişin gittikçe silinen izlerini vurgulamakta. "Karasal kumul bir çaresizlik" ve "üşüyen iki kar kuşunun cansız titreşimi" gibi imgelerin ise vallahi beni kıskandırdı. Yazamayan kalemime ruhuma ne güzel geldin... Benim gibi soğuk, ıssız bir dünyada var olmanın zorluğunu ve çaresizliğini anlatmışsın.
Bu aralar neden ayrı yada araya ayraç koyarak yazıldığını bazı kelimelerin düşünüp yoğunlaşmaya başladığımda ise şiirinde "aşk-sız-lığımız" gibi parçalanmış bir kelime yapısını görünce anladım ki; aşkın yokluğunun ve insanın içsel boşluğunun böyle araya - koyarak iade edilmesiyle daha da etkili oluyor. Eksikliği anlatıyor. "Büyük bir keder" ve "kağıttan gemilere su vermek gibi" ifadeleri, boş bir çaba, uğraşsız bir eylem bu da kaybolmuş umutları ve hayal kırıklığını anlatıyor ki yine beni susturdun.
Şiirin hem doğanın soğukluğunda hem de ruhsal bir karanlıkta sıkışmış bir varoluşu anlatıyor.
Benim annem sitenin annesiydi bende onun yolunda sitenin ablası oldum bu dönemler :)) Şiirin zamanı yeri yoktur. Yazıldığı zaman değil okunduğu zaman da önemlidir sen mesela 2015 yılında yazarsın benn 2024 de okurum sen geçti dersin ben kabukların arasında sızan sızıntıyı görürüm işte budur aslında önemli olan şairin hissettiğini yıllar sonra bile aynı sızıyla hissedebilmek. Her kalem erbabının da aslında harcı değildir bunu böylesine imgelerin arasında gizlemek. Bir çok arkadaş serbest yazmakla sepserbest :)) yazmayı karıştığı dönemlerde senin dik duran ve aynı çizgide ama yükselen bir ivmeyle giden kaleminin takipçileri seni emin ol iyi anlamakta. Ben kendimi çok yalnız yada çok mutlu hissettiğim dönemlerde susarım. Keşke senin gibi o anları yazabilsem. Şunu hiç bir zaman unutma her yara kapanır ama diğer yara aynı yaranın olduğu yerde açıldığı için kapanmaz sanılır. Yoksa yara ayrı yar/aya sebep olan ayrıdır. Tek şükrettiğim şey yarım yüzyıllık ömrümde iyi ki yaralarım varmış ve iyi ki yazabilme yeteneği bahşetmiş Yaradan.... Üstü örtülemeyecek tek yara ise benim açımdan annemin Hakka yürüdüğü günün yarası.... Sen yaz ben severek okumaya ve severek sevinerek senin kaleminin güzelleşmesine tanık olmaya devam edeceğim...
lakin hiç susmayın sitede sizin gibi kıymetli ruhlara ve deftere değer katan kalbiyle kalemiyle güzel gönlüyle hoşluk yaratanlara ne çok ihtiyacımız var bilseniz...
o yüzden ilham gelecektir elbet gelir hep zaten bir kıvılcım bir işaret çaksın yeter zaten
ayrıca yorumlarınız çok değerli şimdiden takip ediyorum şiir sayfalarındaki yorumlarınızı...eskiden de çok vardı sevdiğim değerli yorumlarını adım adım takip ettiğim şairler..
yorum yapmak da büyük bir meziyet aslında...ben yorum özürlüsüyümdür mesela...çok beceremem...o yüzden çok az yorum yapıp beğeniyle geçerim
severek okundu değerli yorumun...hele kavanozda ki şiire değerli yorumunla bir kez daha açıldı gözlerimin perdesi...sanki daha hızlı iyileşiyor gibi o eski yaralar...hatırlamak yerine bilmek gerek aslında bunu beceremiyoruz işte...benim için çok değerli oldu o yorum
daha bi açtım özgürlüğümün perdelerini şükür...
çünkü hiç kapanmıyor hiç kabuk bağlamıyor yaralar sadece üstü örtülüyor ki..tekrar tekrar içi dökülüyor yine...
sevgimleee hep güzel kalbinin güzel görmüşlüklerine
eski bir rüz-nâmenin yıkıntısı şehir sokak aralarında acımasız güruhlar safiyane yoksulluğumuza haraç kesmekte şimdi alacalamak istesek de zamanı nafile rüzgârlanan bir tepenin ardından kanatlanıyor gölgemiz
"Eski bir rüz-nâmenin yıkıntısı şehir" ifadesi, zamanın izlerini ve kaybolmuş bir geçmişin hüznünü zarif bir şekilde betimlemiş. Sokaklarda yankılanan acımasızlık, ruhun derinliklerine işliyor. "Kanatlanıyor gölgemiz" dizesi ise, umut ve özgürlüğe bir atıf, belki de her şeyin ötesinde kalan ruhun uçarak kaçışı... Kaleminiz hiç solmasın, esen rüzgârlar ilham getirsin!