KİM BİLİR KİMİNEllerini açıp dualar etsen, Baktığın gökyüzü kim bilir kimin? Başını alıp da terk edip gitsen, Aktığın gökyüzü kim bilir kimin? Dünyayı maviye boyayıp dursan, Halini hatrını düşlerden sorsan, Onlu hayallerle bir dünya kursan, Çıktığın gökyüzü kim bilir kimin? Omuz verdin sen de, aşk savaşına, Biliyordun neler gelmiş başına, Aldırış etmeden kanlı yaşına , Yıktığın gökyüzü kim bilir kimin? Yanında sanmışsın eşsiz ses gibi, Girip saklandığın bir kafes gibi, Her bir zerresini, nefesmiş gibi, Çektiğin gökyüzü kim bilir kimin? Bulutlar misali havalanarak, Her tür riyakarla davalanarak, Gelip bir yürekte yuvalanarak, Çöktüğün gökyüzü kim bilir kimin? Huzur bulmak güzel gülümseyerek, Her türlü kavgaya aşk ekleyerek, Bir bakış bazen de kurşun diyerek, Sıktığın gökyüzü kim bilir kimin? Anlatsan anlardı elbet Dosteli, Eserdi gönlünde bir sevda yeli, Yoktu bizden önce aşkın evveli, Ektiğin gökyüzü kim bilir kimin? |
Bir anlamda dünyayı maviye boyayan, bulutlar misali havalanan mutluluklara
gülümseyerek huzur bulmak için, her türlü kavgayla, gökyüzüne kurşun gibi
bakışları ile yüzleşiyor; bu bir cürettir. Gökyüzü kim bilir kimin diyerek sınırlandırılmış anlamını alt üst edebilmiştir, düşünürken bilincin belirlenmiş
sınırlarını da alt üst edebilmiştir. "Çıktığın gökyüzü kim bilir kimin?" bilmemek
en iyisi, nedir, kimdir.? Anlatsan anlarlar mı.? Anlaşılmadığında insanın küstüğü
kendisi oluyor ve araya girip barıştıranda olmuyor. Seni anlamayana bir dolu
cümle kurmak, seni kurşun gibi bir bakış ile anlayana haksızlıktır.
Tema, içten, akıcı anlatım şairin ustalığına yaraşır güzellikte, tebriklerimle. Saygıyla.