KAYISI REÇELİ
Kapanacak çatlaklar,
Sıvanacak duvarlar, Silinecek koltuklar, Yıkanacak perdeler, Ve diğer tamirat işleri derken Kaçırmışız hayatı. Olmaya oldu. Birkaç vida sıksa birileri de, İçimde gıcırdayan şu salıncaklara... Yeni saten perdeler assa, Parlak atlastan, Dallı güllü elbiselerim olsa. Eski Sümerbank’tan. Bahçemde güller, Yerde çim. Taştan havuzlar İçinde turuncu ve mavi balıklar, Bir de kuş evi olsun zeytin ağacımda. Mırıldayan kediler, oynaşan köpekler... Toza, buluta, suya karışsam. Dokunsam duru tenine havanın. Bir el olsa saçlarımda gezinen. ‘’Olanlar senin suçun değildi! ’’ dese. Sarılsa sıkı sıkı. İnansam. Her yerim süt koksa. Tam o anda çocukluğum girse içeri. Selamlaşsak. Bakışsak uzun uzun. Konuşsak, Yo yo sussak. Sessiz sessiz bakışsak. Ve desem ki; Ah zavallı kendim! Ah benim hiç büyütemediğim zavallı kızım. Gülümsesen ya bir kerecik. Neşe ile savrulsa eteklerin. Bitecek kaygısı olmadan somurabilsen bir şekeri. Her yeri sarsa kokusu. Ocaktaki kaysı reçelinin. Ve yine de hiç büyümesem! Gitmese o reçelin tadı damağımdan. Bana yaşadığımı anımsatan!! Ama ruhlar bazen, Önce ölürler bedenlerden. Ve bir tabak kaysı reçeline gömülürler. Ve unutulsa da cesetler Ruhlar öldüğünü asla unutmazlar.. Nasıl bir şey bu biliyor musunuz? Her şeyi diri olan bir canlıyı, Bir kase reçelle boğmak?! Onu siz bilemezsiniz. Hiç de bilmeyiniz.. Ben oturup hüzünlü şiirler yazarım, Siz hiç bir şey olmamış gibi tat alırsınız ya okumaktan. İşte onun gibi bir şey. Özlem SABA www.ozlemsaba.com |