Işık ve Gölge Arasında
Bir yol var, herkesin bilmediği kadar karanlık,
Bir ışık var, yalnızca gözlerini yakan, Gözlerini kapatsan da hissettiğin bir ağırlık, Sonsuzluğun eşiğinde, ruhlardır uyuyan; Ey gönül, bilmez misin bu âlem bir rüyadır, Hakikat gözün görmediği yerde saklı, Bir avuç toprak, bir nefes, hepsi yalandır, Asıl gerçek içinde, derinde saklıdır; Geçip gitmek mümkün mü, bu ağır yüke rağmen? Her adım bir sızı, her nefes bir hıçkırık, Düşenler gölgenin ardında sessizce beklerken, Kendi varlığını sorgularsın, belirsiz bir çığlık; Her bakış bir yansıma, yüzlerce maske takar, Kendimizi kaybederiz, özümüzü unuturuz, Şehirler bile inşa ederken kayıplarını, Her köşe başında bir hatıra, bir suskunluk durur; Gölgeden gölgeden yürümek, hayatta kalmanın kuralı, Yüreğindeki korkular, her anı bir savaş alanı, Bir yanın umut, bir yanın karanlık, Okyanusun derinliklerinde kaybolmuş gerdanlık; Gözlerinde binlerce yıldız, her biri bir hikaye, Düşünceler akıp giderken, ruhun yorgun ve bitkin, Zaman, geçmişin izlerini silerken hatıralarımızdan, Bir zamanlar hayal ettiğimiz umutlar geçer gözlerden; Sözcükler bile kaçış, bir çaresizlik göstergesi, Anlatamadıklarımızla dolu her bir cümle, İçimde bir fırtına, anlamaktan korkarım, Hayatın kargaşasında kaybolmuş, savrulmuş bir rüzgar; Kim bilir belki de biz, sadece birer izleyiciyiz, Gizli bir sahnede, kendi rollerimizi oynarız, Birer gölge gibi, peşinden sürüklenirken ışığın, Son sahnede ne kalır geriye, sorularla dolu bakıştan; Bir gün tüm bu gizemler, yüzeye çıkacak elbet, Ve belki de karanlık, ışığa dönüşecek sonunda, Kendimize dönme cesaretini bulursak eğer, Sonsuz olanı, içinde bulduğumuz anda; Her an bir sınav, her düşünce bir yolculuk, Ve belki de sevgidir, bu karmaşanın en derin özü, Kalpten kalbe akan bir ışık, bir arayış, Gerçek olanı bulmak için her nefeste savaşmışız; Bahadır Hataylı/09.10.2024/22.00/Sancaktepe/İST |