MEŞK DEFTERİ
bir mineyken daha,
gözbebeklerine yazıldı o gülün kederi... … ilahi bir hattat, bir bezm-i tarab edası yükselirken yerden göğe, fırçası, diviti her ne kaldıysa ellerinde üzgün sonbaharın, yere düşürüyordu, meşk defterini... sanki onun yerine, şu dalında yorulmuş, solgun yapraklar boyuyordu sarıya her yeri... eyy sonbahar! hüzünlü ayrılıkların bilgesi, sebebim sonbahar, -başkaları için de söyleyeceğin olsun, ben hüznünden aldım nasibimi, alacağım kadar . keder denilen şey, uçsuz bucaksız dehlizlerde şimdi! yüreğinde gülün, kendi canına batarken dikeni... gece ayazı soyarken yapraklarını bir bir, soluktu benzi... kalbi..! aklı ilk ve son ’kez soyunduğu o yerde’ gülün şimdi. içine düşerken yeteneksiz bir şair çaresizliği, eğer gücü yetseydi bir kez, beyazlar giyinir, aşk kızılına boyardı yarda yüreğini... kırağı da vursa köküne ne çıkar? bir kez üşümeye görsün, o kara, bahtı kara güller misali ayrılıklar dalına, ’ekim’ zamanı bile olsa, titrer insanın içi... Özlem SABA |