JezabelCevabını biliyordum Yorgundu dudakların bana karşı Birikmişliğin verdiği yumru Sıkıyordu göğsünün ortasını Nefes alamıyordun belki Belki almak istemiyordun çabucak ölmek için... Zamansızdı Ve sızıydı karşına çıkışım... Korktuğun sayfaları çevirmezdin, okuduğun kitaplarda... Her paragraf, bir bıçak gibi saplanırdı düşüncelerine... Virgülse, çengelini takıp sallandırırdı düşlerini yer çekimsiz göğe... Kirpiklerin her dolduğunda gözyaşıyla Karanlık şehirleri sel alıp götürürdü mutlaka Sen seçerdin şehirlerini En Ahh’ı bol olanını, en çok yürek yutanını... Karalardın güneşi kaleminle En küçük bir ışık huzmesi kalmasın diye... Umutsuzluğunla örerdin duvarlarını kendine Ve Her "Yeter!.." dediğinde Umutla kırılırdı o duvarlar yerle bir içine... "Ellerin kandı bilirim..." Şimdi mutlu son dilerdim bu şiire, Rapunzel saçlarını uzatsın prensine, Pamuk prenses o elmayı hiç ısırmasın, kalsın sevdiğine, İsterdim Jezabel, çok isterdim... "Ama" Sen yüreğinde başkalarına yataklık ederken, Bu öykü, yağmurlarla bitti bi(r) gece..... Gökay Birkan SUCAKLI ’ Alen Jezabel’e Mektuplar |
Bu öykü, yağmurlarla bitti bi(r) gece.....
...............her bir öykünün bittiği yerde bir diğerı mutlaka başlıyor acısa da hala yüreciği...
bir öyküyü de, hatta bir masalıda sona erdirdim bu gece , gömdüm en derinlere, umarım iiyice örtmeyi becerebilmişimdir...
şiir şiir değil bir içim suydu, gözlerim dolu dolu okudum tutamadım kendımı, savruldum bir kar tanesi gibi,
bir yandan da eridim eridim...