11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2105
Okunma
Yaz… Yazı… Yazıt…
kudurmuş cinnetlerin söz gelimiyle düşer perde
inceden kalına doğru geçer çığlık sesleri
ardı ardına sıralanır yivlenmiş mermiler
geceden kalma kurtların ayak izleridir bastığın çukur
ki göğsün mavzer
ki imanın göğü deler
nöbet leşe bir bir pusar kara katran namlu uçları
ağzından kusacak ateşi bekler vaktin bir körü
adınsız sızıların yanaştığı limandır keşifsiz coğrafyan
yolların kapandığı, hayatın aksadığı ışıksız şehirdir gözlerin...
esas
kimliksiz savaşların piç kalmış çocuklarıdır hüzün mevsimi
dudaklarında
boynunu bükmüş onsekizlik ergen kız tebessümü
uzandığı kaderin dallı budaklı pis çaputlarıdır çöplük
bir tutam tuz, bir parça ekmek
gerisine Allah kerim….
derim
Derim amma, yaram çok derin… Anlamı yoktur sizin oralarda…
Hani derler ya, adı kara sevda…
doğru
doğru sen bilmezsin…
gecenin yırttığı gökyüzünde
kim bilir… kim bilir hangi kayıp yıldızın esirisin…
Gökay Birkan SUCAKLI