Mürd'üm
yorgunum
- ki "yorgunluk" yazarken bile yorucu suya salındığımız oltalar geliyor aklıma şu kıyamadığımız balıklar asla dolmayan kovalar denizine geri bırakıyorsun birisini sonra sen -sen öyle bir bakıyorsun ki misinamın ucundan daha keskin gözlerin /salıveriyorum hepsini Heybeli’de çift kişilik bir bisiklet turundayız Esmeray - Unutama Beni çalıyor "bu bizim şarkımız olsun mu" -olsun! /sen nasıl istiyorsan öyle olsun yağmur topluyor mor bulutlar bir ağaç dibine sığınıyoruz gözlerini kapayıp yalınayak semaya duruyorsun sen o kadar -sen o kadar güzelsin ki saçının her telinde başka bir kadın /topuklarında binlerce çocuk bir mezar başında bir rivayetin izindeyiz seni hiç bu kadar üzgün görmedim bir avazınla yedi tepeli şehri inletiyorsun "Âşiyan’dan geçerken korna basan İstanbullular nerdesiniz -lütfen kornaya basar mısınız" durduruyorum bir arabayı sonra tüm arabaları o ân bir Bektaşi Duası’ndayım /ellerin boynuma doğrak -mürd’üm |
O şarkı sizin şarkınız olduysa unutmaniz zor.
Ve hatıralar da pek yorar insanı. Herkesin farklı kişilerle vardır muhakkak bir hatırası. Bende bilirim o yorgunluğu az çok ama tarif edemem.
Tebrik ediyorum.
Kaleminiz ve tarzı değişik geliyor bana.
Selam ve Saygılar...