IZDIRAPLA YAŞAMAK...
Yıllar geçti, bembeyaz oldu başımdaki saç...
Şükrederek kalkmıştım, her sofradan yarı aç Izdırapla doluyorduk, her sabah her akşam, Dert, çile bitince, kalmadı bize ihtiyaç Bazen hastalandım, ölümün kıyılarında, Ne hastane gördüm, ne bir doktor, ne de ilaç. En güzel çağlarda, boşa akıp gitmiş yıllar, Yaşadığım toprağın, altı su, üstü kıraç. Fedakarlık, hasbilik, ne söylendiyse yaptık, Bunun için ne şan istedik, ne şöhret, ne taç... Yolu, okulu olmayan, köyler, kasabalar, Fedakar insanların, alın terine muhtaç... Gariplerin diyarı, mahsundur Anadolum, Bitmiyor hiç dertleri, artıyor kulaç kulaç... Mahsun gönüllerin, bitmez derdi, ızdırabı, Bu dertlerden, ne gaye kaldı, ne de bir amaç. Izdırapla yoğrulur, bu topraklarda insan, Varlık içinde iken, kefen bezine muhtaç. ...andelip... |
Ve evet demeniz gibi "Varlık içinde iken kefen bezine muhtaç"
Manidar mısralardi.Tebrik ediyorum.
Selam ve Saygılarımla....