Gökyüzüne düşen ruhun iyileşti mi?
Az gittin uz gittin
Onca yolu teptin Ne oldu? Gökyüzüne düşen ruhun iyileşti mi? Döndün baktın, yangın. Gittin baktın, harabe Onca uzaklardan baktın diye Geriler kayboldu mu? Ne oldu? Söyle Siyah bir süt emzirdiğini Ellerini attığını ateşe Konuşup durduğunu aya, yıldızlara, gecelere... Pervanelerin kapısını niye çaldın? Beni niye bıraktın? Göğsündeki kokunda beni tanıyan atlar Koşardı kaderimizi Korkuyorum derdin Ben bıraksam da sen beni bırakma derdin Unuttun mu ben unutmadım. Sen bizi bir savaş meydanında bıraktın Çamurdan bağrımda Anzelha Çamurdan bağrımda Urfa Çocuklarınla... Şimdi o şehrin neresindesin? Rüyaları okuyan bir cinnah Titreyen elleriyle tuttuğu ellerime bakıp Unut dedi. Unutmazsan Fırat’ın öte tarafına geçme dedi. Alnını kaldırma aynalardan dedi. Sağ tarafına yatma dedi Yüzüme baktı, baktı, baktı. Yüzün kalmamış dedi. Yüz nedir dedim? Yüz sevgilindir dedi. Sevgilin ölmüş dedi. Kızdı. Sen niye yaşıyorsun dedi. Ya hu dedim. on altı bin kere ya hu dedim. İçindeki ışığı kaybetme Sarıl hayata Delir, iyi gelir. Yürü caddelerde. Çok yürü. Yürümek rahmettir. Yürümek affettirir Yürümek akıtır zehri. Durma Durmak küfretmektir kendine Durmak küsmektir Uyuma Taşı Oku Hatırla Bağışla onu dedi. Kanatlarının kırıldığını Döne döne düştüğünü Biliyorum güvercin pazarına Rehavi geçerken gördü seni Gelip bana anlattı Tutmuşlar, oralarda kalmış dedi. Urfa siyah Sen siyah Ben siyah Sır siyah Ben gecenin bir vakti, Kamberiye’nin arka sokaklarında atılmış bir silha Bizi ayrılanlar duyar duysa duysa O da yanık bir türkünün kıyısında "Öyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünyâ nedir Ben kimem sâki olan kimdir mey ü sahbâ nedir" 3 eylül 2024 04:44 Üsküdar |