GÖNDERİLMEMİŞ MEKTUPLAR
GÖNÜL YARASI (l)
Dün tavan arasında gezinirken, Bir mektup buldum, buruşturulmuş, atılmış. Hayaller oymaya başladı gözlerimde, Resim vardı yanında, yarısı yırtılmış. Görünüşe bakılırsa işlediğin cürüm, Baltayla kellemi uçurtmak. Bu ağır günaha suçüstü yakalandın, Gönül yarasını yaşayarak. Binlerce parçaya bölündüm birden, Feryat figan edip. Enseme çivi gibi battın, Ölüp ölüp diriltip. İkimizden uzun uzun bahsetmişsin, "Ben onu çoktan unuttum," demişsin. Unuttum demekle unutulmuyor gülüm, Burnundan fitil fitil geldiğini de göreceksin. Aşk acısının ilacı yok, Kalbine bir kere düşmeye görsün. Sımsıkı yakalar ölümcül bir hastalık gibi, Göğüs kafesin ateşle sıvazlanır büsbütün. Ağzını açsan alevi görünür, İnsanın ciğerlerine kadar bastırır. Adeta içinden püskürür, ağlatır, Durup durup kendini hatırlatır. Çok eskiden kırılmış bir kemik gibi, Her yağmur yağdığında sızlatır. Sonsuza kadar süren bu kanama, Gerçek bir dram yarasıdır. Kan ağlamak bu olsa gerek dersin, Ya delisindir artık ya ölü, gerisi ıvır zıvır. Hayatının en zayıf noktasından, Habis gibi gövdene yayılır. Unuttum demekle unutamazsın gülüm, Sen beni ömrünce unutamazsın vesselam. Yalnızlığın başkentinden şimdilik bu kadar, Kanayan vicdanına binlerce selam. Halil KUMCU 13 Kasım 2023 / Pazartesi / Ankara GÖNÜL YARASI (II) Yine tavan arasındayım; Burası mezarlık gibi gönül yaram. Göğsümü bastıran o siyah beyaz resminle, Ölümü karşılama odasını bir türlü susturamam. Belleğimin derin izleri, Önü arkası o sessiz örümcek ağında şimdi. Tozlu raflardaki çocukluğum, Elinin değdiği satırları yine gösterdi. “Ben onu çoktan unuttum.” Keşke unuttum demekle unutulsa yargısız. Bu kadim zaman aşkı gönül yaram, Sözlerini dudaklarıma taşıyor pervasız. Bir sokakta ya da çarşı pazarda, Bir kere görmek mümkün olsa şimdiki halini. Gözümün önünden geçen her şey, Sanki senin hayalin, senin siman aleni. Takdir olursa bir gün, ne bileyim, Herkesin ektiğini biçtiği o gün. Ahu gözlerinden tanır seni yalnızlığın başkentinde; Ömür defterimin dağınık sayfalarına gömdüğün. Mevsim odur ki gönül yaram sonbahar; İçimde hüzün uyanıyor, yapraklarda renk cümbüşü. İşlediğin mendilde toprak kokusu, Kızıl bir kente dönüştürdü düşümüzü. Kışın gelişini iliklerime kadar hissettirdi; Sensizliğin sarı hüznü düştü yağmur ile. Bu bekleyiş, bu özlem tekrar tekrar çağırır Kızılay’dan Tunalı’ya karanfille. Mektubun sonuna gelirken, Şuramdan tarihi geçmiş bir acıyla selamlıyorum. Kalbinden öpüyorum gönül yaram; Artık bizim için çok geç, biliyorum. Elini tuttuğum Bestekârlar Sokak’tan, Ruhumun bütün kudret ve hasretiyle, Üşürken birbirimize sarıldığımız, Hırkamıza gömülerek yürüdüğümüz hayallerle. Bir tuzak gibi aklıma düştüğün, Sessizce boynumu büktüğün. Ankara’dan şimdilik bu kadar; Kal sağlıcakla, çok mutlu ol emi. Sonra yine sana uzun uzun diyeceklerim var. Halil KUMCU 22 Ekim 2023 / Çarşamba / Ankara GÖNÜL YARASI (III) Çevirdim kum saatini, Dönülmez akşamın ufkundayım. Kaburgamda ellerinin izleri, Aylar var ki sana tek bir dize bile yazamadım. On ay, tam üç yüz gün eder; Bartın’da sonbahar. Aklım ağlayan ağacın altında, Gönül küllenmiş bir mangal gibi hatırlar. Hançer ucu gibi kıpırdadıkça içime batıyor, Çok eski yaralar. Kalbimde hiç sönmeyen bir ateş yanmakta, Olmadık şeylere ağlar oldum bu aralar. Kesti dizlerimin ferini, Gönlümün otuz beş yıl önceki kanaması. İncik boncuklu dar sokaklardaki solgun yüzünle, Ciğerlerime içli içli iniyor bu iç sıkıntısı. Sensizlik çekilmez dert imiş; Yaralı gönlüm hasretine başkaldırır. Gönül ferman dinlemiyor ki, Ahım binler bülbül feryadını barındırır. Uzaklarda gam var, keder var; En içli ağıta bir kurşun yarasıyla vurur neşter. Hudutsuz bir aşkın varlığını itiraf etmekteyim, Gitmekle bitmiyor bazı şeyler. Dilsizliğin tercümanı gözyaşları, Yaram kendime kanar. Vakit çok geç gönül yaram, Kırıldı sıkı sıkıya sarıldığım dallar. Kalbimi işgal eden âşıklar pazarında, Sol elimde sen. Derede kayık, kayıkta senle ben, Sağ elimde dümen. Gözlerimdeki nem sellesip çoktan bendini aştı, Baktığım her yerde suretini görür oldum. Unuttum demekle unutulmuyor; Seni andıkça hep ahımı çeker aşkına gönül koyduğum. Halil Kumcu 9 Eylül 2024 / Pazartesi / Ankara |