/ insanAdını yazıyor su Bir buluta, yağmura Toprağa sonra çatlayarak Güneşe doymayan bir damlaya Yakılan sisli ağıtta Kendimize bakıyoruz boş, boş Gözlerle öylece, göğüslerimize, içine kafeslerin Uçamazdı ki ruhlar buzlu aynalardan, Kim çocuk kalıp geçebilirdi o kervandan Gelinliklere sarıyorlar kuş tabutlarını Tanıyamıyorsun kendini Geleceğini ,tükendiğini yavaş yavaş Uzaklara ,umut diyerek kendi taşından Eksiltip ,sektirdiğini Geliyor karasına boyamaya yüzünü kanlı eller Gitmiyor alın çizgilerini katamadığın savaşım Ağır düşünceler mezatına damla, Yürek ateşin başına Satsak, savsak kendimizi yok pahaya Dönüp geliyor yarınlı tezgahlara İç seslerin vahşileri Sahillerimize kalıyor su Banklara, takatsiz tepkilerin sayıklamalarına Çay arası dinletilere Gecemize, dalga, dalga Haramdan sayılan uykuların Fırtınalara evriliyor su İnsanı terkedip, unutmaya Şimdi |
Biraz zorlanarak, bu tanımlamaya, kendimi de dahil ediyorum. Ben, ben hangi şart ve koşullarda kötülük yapabilecek konuma gelirim, diye düşünüyorum?
Evet, hep düşünüyorum, cevabını bulmakta güçlük çekiyorum...
Söylemek istediğim, paradokslarla dolu kompleks bir yaratıktır insan. Anlaşılmaz, anlaması zor olan. Öyle ki, bırakalım yalan söylemesini, egosu için
hile yapmasını, hayvanları öldürmesini, doğanın altını üstüne getirmesini; küçük, savunmasız bir çocuğa, gözünü dahi kırpmadan zarar verebiliyorsa, adı, insan değil, başka bir şey olmalı...
İnsan, su gibi aziz, hayat veren nasıl olabilir, mesela?
Evet, şiiriniz düşündürüyor. Söylencesi derindi, iyi ki, diyorum.
Teşekkürler, saygılar, sevgili Patagon.