BİR EYLÜL MESELESİ
BİR EYLÜL MESELESİ
İliklerine kadar işlemiş bir Eylül meselesi gibi düşün! Kendinden bile kaçarcasına kaç ve çekil kabuğuna! İstersen bir korulukta, yaşlı bir çınar altına uzan! Kamaştırırken gözlerini dallar arasından sızan sonbaharın cılız ışıkları; seyret veda etmeden dalından düşen yaprakları. Onlar da bir zamanlar kullanmıştı hoyrat zamanı sen gibi, ben gibi. Ne çok sır, ne çok hasret, ne çok özlem saklı yaşlı çınarın gövdesinde. Ne çok şahitlik etmiş o narin dalları. Ne çok yarım kalan aşklara, vedasız ayrılıklara. Aç kulaklarını mesela; dinle inatla ve ısrarla dalından düşmek istemeyen yaprakları. Ne bilinmedik sırlar, nice söylenmemiş sözlerle yüklü kim bilir? Söz demişken; sen hiç sözcüklerin özlemi anlatamadığını, bazen de anlamsızca derin yaralar açtığını bilir misin? Ben bilirim! Ne zaman kapatmak istesen, açılan yaraları, derinleşerek gösterir Eylül korkunç yüzünü! Dedim ya, bizimkisi bir Eylül meselesi. Hazanın hüznüyle ağlamak istesen, ağla ağlayabildiğin kadar. Derince bir nefes al sonra. Solu soluyabildiğin kadar. Ilgıt ılgıt eserse sam yeli, getirir kokumu burnuna. Sızlatır burnunun tavan arasını. Tüter içinde hasretin karbon yüklü dumanı. Büyüdükçe büyür özlem. Ve bir Eylül daha geçip gider! Bir sonraki Eylül’e özlem biriktir diyeceğim ama, o kadar yaşayabilecek miyiz? Biliyorum, şu an sen de beni düşünüyorsun desem; yine bilgiçlik tasliyorsun diyeceksin. Öyleyse biraz da kendimden söz edeyim; sana önerdiğim gibi, ben de bir çınar gövdesine yaslanmışım. Nedendir bilmem. Hiçbir şey bu kadar güven vermiyor. Kim bilir belki de sana benzetmemdendir çınarı. Dalıp gidiyorum bazen. Bazen de nereye baksam, neye dokunsam seni görüyorum. Meğer ne kadar işlemişsin ruhuma. Hangi şarkıyı dinlesem sen, hangi türküyü dinlesem sen gelirsin aklıma. Oysa çiçekler küseli çok oldu. Kasımpatı var sırada. Bak, bal sağımı da başladı. Balım desem, canım diyecek biri de yok yanımda. Bunu bile, bir Eylül meselesi yapıyorum. Kim bilir, belki baharda tanışmış olsaydık, sorun etmezdim Eylül’ü! Hadi gel de Elele tutuşup, seyredelim dalından düşen yaprakları! Önümüz kış. Eylül’ü mesele etmeyelim! Eylül meselesi yok deyip, sevelim, sevelim, sevelim! Efkan ÖTGÜN |
tebrikler ve saygılar sunuyorum...