Eylül Çıkmazı
eylül çıkmazı
yaz dolanırken sokakların ince beline kara bir kış gibi kapına geldim ah hüzünlü gönlümün talancısı parmak ucum kapı zilinin üzerinde dertlerin en zifiri deminde dağıldım kıyılarıma ışıksız ve sessizce dökülürken her saniyesi acı veren bir süreç sindire, sindire yaşadığım sensizliği inanılmaz bir hızla gelip geçti ellerimde ufalanan seneler yasa hükmü altında kalmıştı heyecan kalmadı, heves bitti içim, dışım solan yaprağa döndü dört bir yanımı saran yaşama telaşı bir karaltı gibi penceremi açık / kapıları vuran kim? caddeleri bombalanan, köprüleri yıkılan terk edilmiş bir şehir gibi içim ben önceden rakıyı böyle içerdim aşılmaz dağları bir solukta geçerdim bir bulut gibi saran umutsuzluk ölüm kokan bir sonun kehaneti oldu eylül çıkmazında silindir gibi geçen zaman ruhumu yıprattı rüzgar külümü çaldı buz kesmiş havada, sıcak uykuya dalıyorum sığırcık sürüsü ayna’ dan içeri damar orhan özgül |