Çiftçi ( 22 )
-22-
. adam sakin, neşeli, yumuşacııkk “-ne güzel” demez mi? ! … (annah! valla) nası(l) oldum hööyle allak bullak, darma-dolaşık garman-çorman, garma-ğarışık zeynim-meynim garışdı başım döndü iresmen sersemledim “hoşaf üsdüne turşu yemiş gibi” hani ebecezim ayda-yılda bi de ossa çencere yoğurduna iki ğaşşık bekmez gordu da dıkım edip ekmene(n) yey(e)cez deye kendimizden geçerdik bekmezin dadı ğederdi ağzında ğalan (yuka) ekme(ği) çıyna bobam çıyna neyimiş saksağan beyni aynı mitli öyle! işde yeminne(n) benim de zeynim vallaha billaha taha garışık bi haldeyin(m) . bu adam “horata” ediyo, eğleniyo; “tangaza” ediyo gafa buluyo haralda benimine(n)” metdiş gibi olmadan gedesice hökela, cavır adam beninen maytap geçiyo elleham ö(ğ)retmeni sınayoru belli netçede beni de öğretmeni de bi ğözel onaracak bu dilki! hemi de eşşek daya(ğı)ynan onaracak besbelli demek ki sıkı sıkı tembeyhledi buna hani yasakladığı “şeey” neydi ipe sapa ğelmez i(l)k tefa ömrü hayatımda duymadı(ğı)m kellame hani bobamın “ileşber” dediği bobamın ö(ğ)retmediği içimi bi sevinmek dutdu “oh olsun sana .mına ğodumun çocu(ğu)” a-hha vallahi billahi gene sevincim bek uzun sürmedi eyi mi? vay şerefsiz ito(ğ)lu kedinin fareynen oynadığı ğibi oynayoru ö(ğ)retmenimizine(n) bu düşünceme içimi acıtdı gene “heyvah” etdim bak hu metdiş denen döyüsün etdiğine . metdiş dövamına(n) “-rençber eker değirmen un eder fırın ekmek annelerimiz yemek” sınıf korocak gülüştü ama temkinli gayatla iresmi net, notalı, gat’i gıssa! nokdası nokdasına herfi-harfine gene de bizde gaylangaş; laşga naletdayın bi durum asla ve gat’a nayetinde bu metdiş milleti sıçanınan oynayan bi kedi olabili! olur mu olur de(ğil) mi biz gayat dıkgatlı.. şımarmadan, azıp gudurmadan daşırıya ğaşmadan ihtimamlı izanlı, emme böyle gülmek de bek acı be(h)! yeminne acının da acısı gatmerlisi burgulusu hemi de vallahi billahi . bunu esgerde yaşadım bi de Suvat astsubay söğelek türkü söylettiridi esgere Gayserili çavış gomut veri(r)di “söylen len” bize döner “alkışlan ulen” en zoru da oyudu işdehe “gülün len” len dürzü zorunan, gomudunan nası ğülünü(r) . neyise metdiş devam etdi. “-köylü rençberler buğdayı yetiştirmese değirmenler neyi un edecek değil mi yavrularım un olmazsa fırınlar ekmeği neden yapacaklar biz ne yiyeceğiz değil mi çocuklar” . o ğün etibarıynan tabi köyde analar ekme(ği) bildiğimiz tandırda yaparlar, Habbananın fırınında çöreğ edili(r)di; içimizde belki değirmeni gedip gören var emme fırın deyinşe “pazar çöreği”nin dadını bilen var mı ben bilmen de agam annadırdı ; agam oğlak güderken keşfe ğelen hakimlerinen ekmek değişmiş onnarın verdiği “bazar çöreği”ni ekmeğin arasına gatık etmiş-yemiş “bek datlı oluyoru” deye annatdı ğelene-ğeçene böyüyünce “hakim olcan bazar çöre(ği) yecen” demiş ondan sonura adına “hakim” denmiş hakim aşşa, hakim (y)okara lağabı “hakim” galmış ğetmiş, . ha! onu deyodum bak meetdiş de fırın deyo emme tandırı bilmeyo sacın küllendiğini de bilmezdir böyleleri bizim köye metdiş olalak gelmişdir de “insan” olalak gelmemişdir. . |