SunakŞiirin hikayesini görmek için tıklayın inandığım insanlar yüzünden, beklediğim yarınlar dünde kaldı
//ben hasat mevsiminin boynu bükük başaklarında saman taneleriydim, öyle delice esmeseydin sen savrulup gitmezdim// ... bana söylemen gereken bir şeyler olmalı’’ diyen ardımda esen sırdaş bir rüzgarın ayak izleriydi … sinsice duyularıma sızıp ters dönmüş mantıkta tövbelerimi öpen, duaya açılan ellerimin gölgesindeki fırtınanın kadife sesiydi. … hayat, ucube hazırlıklarını tamamlayıp yürüyüp geçerken üzerimden, düşsel bir bebek doğuyordu denizin kara gözlerinden; yüzünde esmer çocukluğum gözleri henüz sabah adı sunak ölümden önceki son durak … oysa benim her ışık doğumunda ahşap merdivenlerin ucunda duran tanıdık bir karanlığım vardı … sığınırdım siyahın sırrına gözlerimde eskitme düşler tek kişilik replik olurdu gölgelere asılan suretler … süzüldükçe düşünce kirpik hareketi hızında yaprak yaprak, ellerimde gül fidanları diktiğim yerde ölürdü toprak dudağımda yarısız bir resim yarınsızca soyunurdu çırılçıplak ... nasırlı sözler hecelerinde emeklemek yine beni seçmişti b/ölündükçe metanetin en derin yerinde yüreğim kanmış, kanamıştı ne susacak kadar söz ne de haykıracak kadar nefes kalmıştı yeniden var olmanın sancısı sona varmadan önceki sunakta sessiz bir bitiş için, seçilmiş bir aldanıştı. flador |