PAPATYA TARLASINDA BİR MELEK
Dalıp gitmişti geçmişe, yaşanmışlıklara
Bir papatya tarlasındaydı Her şeyin bembeyaz olduğu Karşısında adeta İnce narin bedenini örten Ve beyaz elbisesini tamamlayan Beyaz keten ayakkabıları ile Kanatsız bir melek vardı Gözlerini gözlerinin derinliklerindeki Uçsuz bucaksız ummanlardan Ara sıra kaçırmak istese de alamıyordu Çünkü bu ummanın sonu yok gibiydi Ve gelgitler gibi de kendisini içine çekiyordu Oysa bir zamanlar o gelgitlerde Ne çok boğulmuş Ve ne çok gönüllü olmuştu boğulmak için Her zaman, ben bir gün ölürsem Gözlerim en son senin gözlerini görsün, demişti Yine kalbi deli gibi atmaya başlamıştı Sanki kalbi göğsüne sığmıyor Yerinden fırlayacak gibi Göğüs kafesine baskı yapıyor Ve nefes almasını da zorlaştırıyordu Boğazı kurumuş Söylemek istediği sözler ise Düğüm olmuş çıkmıyordu Ama sevdiği kadına da çok şey söylemek Ve sormak istiyordu Özellikle de habersiz gidişine dair Aslında çok kırgındı ona Belki de hesap sormak istiyordu Beni bir haber bile vermeden niye terk edip gittin Ya da onca yıldan sonra niye geldin, diye Ama onu kırıp dökerek Kaybetme riskini de göze alamazdı Gözlerinin önünden ise Yaşadıkları bir film şeridi gibi geçiyordu Aralarında o kadar çok ortak noktaları vardı ki Bazen birbirlerini anlamak için Konuşmak yerine bakmaları bile yetiyordu Yine susmuştular Ve onların yerine gözleri konuşuyordu Sormak istedikleri soruları onlar soruyor Cevaplarını da yine onlar veriyordu. Aslında keşke dememek Pişmanlık duymamak için de Bazı şeyleri ertelememek, zamanında yapmak Ve yaşamak lazımdı Özellikle de aşkı bulmuşken Aşk, karşılıklı olunca güzeldi Ve ertelemeye de gelmezdi Çünkü giden zaman Solup giden duygu ve bedenler Bir daha geri gelmeyecekti Ayrıca bir zaman sonra ertelenen şeyleri yapmak Ve yaşamak için de ne zamanları Ne de güçleri kalacaktı Şimdi her şeye, en baştan tekrar başlamak gibi Bir yerden de başlamaları gerekiyordu Ama nereden? Mesela kendisi, hesap sorarak başlayabilirdi Yok, yok, bu olmazdı Acele etmemeliydi Yıllar sonra giderken yaptığı gibi Yine haber vermeden gelmişti Kendisi geldiğine göre Anlatacak bir şeyleri olmalıydı sevdiği kadının Evet, o anlatmalıydı Yıllarca beynini kemiren soruların cevabını Ve bu ayrılığın hesabını o vermeliydi Aslında dili sussa da merak dolu gözleri Aklından geçen soruları bir bir soruyordu Sevdiği kadın da bunun farkındaydı Yıllar önce terk edip gittiği adama Bir şeyler anlatmalı Onun kafasındaki sorulara cevap vermeliydi En önemlisi de anlattıklarıyla ikna etmeliydi Ayrıca sevdiği adam anlattıklarından sonra Kendisini affedebilecek miydi? Aklındaki bu soru ise beynini kemiriyordu Duyduğu bir sesle kendine geldi Ortada ne papatya tarlası ne de melek vardı… |