SORMA NE HALDEYİM!
Sorma be Papatyam, sorma ne haldeyim diye
Bu saatten sonra ben de bilmiyorum Öç kuruşluk iki gram aklım vardı Onu da harcadım içi boş bir sevda uğruna Darmaduman perişan bir haldeyim Bugün elimde kalan son fotoğrafını da yırttım Çünkü her baktığımda rüzgar olup esiyorum Gazel olup dökülüyorum Yağmur olup yağıyorum Karışıyorum ummanlara Yok oluyorum Papatyam! Vallahi de billahi de yok oluyorum Küsüyorum sonra yaşamaya Hoş geldiğinden beri, yaşıyorum da sayılmaz Etim kemiğimden ayrılmış İçi boşaltılmış bir şeyden ibarettir Ağlayan iki güzüm var ya Onların da vebali günahı senin boynuna Bir onları mı? Sana inanıp da gönlümü mezarlığa çeviren Hiç düşünmeden canımı heba eden Benim de vebalim günahım senin boynuna Sorma be Papatyam, sorma! Ne hallerdeyim nasılım diye Bu saate sonra ben de bilmiyorum Kaç tufan esti bağrımda, kaç kez düştüm Kaç küskünlükte çıktım İnan ben de saymadım Şimdi çıkıp karşıma, yeniden var mısın, diyorsun Sana geldim, seninim, diyorsun Yaktığın ateş söndü be Papatyam! Resimlerimiz de sararıp soldu Bak, gönlümde açtığın yaralar da kapandı Zaman da silindir oldu geçti üzerimden Gafletine bir daha çağırma beni be Papatyam! Sorma be Papatyam, sorma! Ne haldeyim nasılım diye? Bu saate sonra ben de bilmiyorum Buz tutmuş ömrümün duvarları Canım canında soğumuş Güvendiğim dağlar kış olmuş, kar olmuş Oysa ben ilk kez dudaklarımla içmiştim baharı Mor salkımlı sarmaşıklar sarıp sarmalamıştı beni Hani pembe panjurlu evimiz olacaktı? Bu aşk hikâyesinin sonu Mutlu bilecekti be Papatyam! Sayende hikâyenin daha ilk sayfasında Bizi yazan kaleme yenik düştük Beklersin bir mektup Sızı gibi durur avucunda Boş salıncaklar gibi sallanır şimdi Yapraksız ağaçlar altında Yokluğunda günler ağıt yakar Sesiz bir gece hüzünler yapışır ellerime Yıkılmış duvarların enkazı gibi dağılır hatıralar Saçılır dört bir yana nar tanesi gibi Zaman zaman kaybolur aklımın gelgitleri Sarıp sarmalar hüzünler sensiz gecelerin mateminde Yüreğimde sesiz düşler, sinemde keskin bıçak Soluğum düğümlenir Sensizliğin acısı dolanır boynuma Senli hatıralar gölgesinde ben bir dilenciyim Kimse beni ben kimseyi tanımam Adeta yabancıyım kendime Güzel gözlerle bakanlar Yanakları al al olandan Ne çıkar ki şimdi benim yalnızlığımdan? Ne gelenlerin sevinci ne de hüznü gidenlerin Dayamışım anlımı soğuk camlara Kuşlara bakıyorum yağmurda kaçan… |