HADİ TUT ELLERİMDEN!
Papatyam!
Bir kelebeğin kanadında, sana bir papatya gönderdim Yolu uzundu bilemedim, bir günlük ömrü olduğunu Söyle sevgili, bir günlük müydü kelebek gibi bana sevgin? Hadi gel tut ellerimden, hadi tut! Düşüyorum zamanın son basamaklarından Bir soğuk uçuruma düşüyorum ve çok üşüyorum Avuç içlerindeki çizgileri yollarına götür, götür beni! Yaşların ve ağıtların olmadığı Bir düşlere götür beni, götür yavaş yavaş! Tüm yorgunlukları dirhem dirhem Gözlerinin karasında dinlendireyim Hadi tut ellerimden, hadi tut! Bir şey anlamadan gençliğim bitti Sözüm geçmiyor artık hayata Dilimde bir eyvah! Belki de bir ah kim bilir? Kaç kahbenin penceresinde sararıp soldum Daha ne biliyorum ki tut işte ellerimden! Hadi tut ellerimden tepe takla düşüyorum! Bir bahtsızın çocukluğu kurşunla değil En çok bir sözle vurulurmuş ayrılıklar Bana sakın bir gün hoşça kal deme! Ama yoksa ölmek istemiyorum oracıkta Benim yeniden yaşamı sevmem için Hadi tut ellerimden, hadi tut! Vazgeçmiyor bak kör olası felek eziyetinden Toprağa nazı geçmezmiş vakti dolanların Teneşirlere yatırılmadan önce bu bedeni Bırak ellerim, ellerinin bayramını yaşasın Artık senden başka ne umudum ne de kimsem var Tut ellerimden, hadi tut! Dağlara son kırağı düşmeden Bülbül dalına küsmeden tut ellerimden! Korkarım bir yalnızlığa koşarım Seni kollarıma saramadan beyaz kefenlere gireceğim Hadi tut ellerimden, hadi tut! Elele karşılayalım şu zalim ölümü Ve ellerinden içeyim son nefesi şerbet diye… |