çivicaydım kalbinin gölgesinden çelik yelekli bir atmaca tırnaklarıyla öldürdü beni tekmelenen tüm yoksul akşamlarımın fıtratıyla yüzdüler derimi ne kadar da meşru değil mi / gözlerin ne kadar da sağlam değil mi / gitmelerin olsun yiğit rüzgarlar sırtımı döverken her gün yeniden döktüm retinamı adımlarının kızıl tetikçiliğine içimde devrilen ağaçların ıssız uğultusu delirirken üstelik üstelik devrim gibi bir şey oldu kurşunlanan ruhumda tutuklandı şimdi tüm gülüşlerim ve bu şiir hüküm giydi hem ellerim hem dilim ve bu kent sen nerdesin al işte aynı soru yeniden / sen nerdesin yüreğimi yoğuran zehir soluklu şehirlerin kalbinde misin yoksa tabanlarına ömrümün çirkin bakışlarını perçinleyen gün ölüsü nehirlerde misin avuçlarım boğuluyor sesim geberiyor ve nehirler artık ölemiyor beni en fazla üzgün sakalımda bir serçe doğuyor her sabah ve her sabah sanki madrid’de franko sokağındaki o duvarda kurşuna ölüyorum ne kadar da meşru değil mi oysa / ellerimde ellerin ne kadar da sağlam değil mi oysa / kalbimde çivilerin RÜZGAR FOTOĞRAF: plaza mayor-Madrid-İSPANYA |