Sahi sen nasılsın
Ağustos’un en yanık
Şubatın en soğuk halidir ayrılık İçinde sessiz ağlayan nehirler akar baharlar sararır Güz ihtişamlanır Artık mevsimine sadık olmayan günler gibiyim Çokça yoruldum Her gece bir rüyanın ortasından uçurumlara düşerim Sen ömründe tek bir gecesi olan kelebeğe Sabahın aydınlığını çok gördün Bundandır gün renklerinden yoksun gözlerimin hep gecenin karasına çalması Ve içimin karanlığında kırılıp dökülenlerin vaktini şaşırmadan ilmek ilmek canıma batması Sahi; sahi sen nasılsın ? Seni tanıdıktan sonra anladım İnsan hep kalbi ile yürürmüş Ben en güzel sana baktım Sustuklarımın gölgesinde İçimi yağmurlarca sana döktüm Sana okutmadan Şairini yaralayan şiirlerimi hep sana yazdım Tuzu eksik yaralarıma Durmadan anılara sarılarak Seni ve bütün hüzne çalan şarkılardan önce sesini damıttım Sen kollarımda biriktirdiğim ne içten sarılmaları bıçakladın Sen sırtını bile döndüğünde Sırtından öpüp “gitme” diyecek ağzımı prangaladın Bundandır gayrı kelamlarım ahrazın ağzında dolanan sessiz çığlık ve dudağım ise üstüne karanfiller atılan söz mezarlığı Sahi ; sahi sen nasılsın? Bir zamanlar yüzüme dokunduğun parmak izlerinden yürüsem Kim bilir hangi anının sokağında karşılaşırız yeniden ? Sürekli vakitsizdi gelişlerin ki dahası en çokta gidişlerin Hep yenik düşsede yanılgıyla bekleyişlerim Bir kapı gıcırtısına bir telefon sesine suretinin gölgesini gösterecek bir sokak lambasına ömür devirmekten hiç bıkmadım Sen benim içimde ki bekleyişin umut direğini devirdin Sen yüzümde ki tebessümün ayaklarını kırdın Bundandır değneksiz duramayan gülüşümün yalpalanması Ve hep hüzün yanıma tepetaklak düşmesi Sahi; sahi sen nasılsın ? Çok insan göreceksin Renk renk gözlerle bakışmaların olacak Biliyorum! Kimsede sana baktığım gibi b’akış göremeyeceksin Terk ettiğin yerlerin yerinde kalmadığını Ardından beraber geldiğini izbelerde vakti geldiğinde göründüklerini Bakışlarımı gözlerine bir ömür yük ettiğinin farkına vardığında anlayacaksın. Sen benim giderken camı çerçevesini kırdığın varlığını kanayan avuçlarla toplamaya çalışan ellerimi çiğnedin Sen yokluğunu ölümle eş değer tutan yüreğime Bir başın sağolsun bile demeyi çok gördün Bundandır gayrı içim kaldırım kenarına yığılmış bir kimsesiz ve ruhum yıkıntılarından kendisini ağlayarak izlediğim terk edilmiş bir metruk bina Sahi ; sahi sen nasılsın.. Fırat Yetiş Ankara |
Günde görmek dileği ile çok beğendim şair
Takdirim kalsın