ZUHUR
Bir yol hikayesiyle başlar şiir
Herkes bir şehri nasıl ortadan bölüyor paylaşıyorsa ölümü Çocuk sesleri yırtıyor geceyi Görünmüyor duyulmuyorsa İyi şiir başlamadan biter Eriha Sen, Bilirsin. Kadim zamanlarda Mesih’in doğduğu hurma ağacından Vaftiz ayini Ayartma dağı ortasından Yazılan tarihin ağlama duvarı Zeytindağı hüdhüd karınca ve mabet üstüne mabet Talan üstüne talan Acının sesini kesemezsin Susmaz duaların yarılırken kalbi merhametin Kalem ve kağıt üzerine yemin olsun Yemin olsun hakkıyla üzülmüyoruz Üzülmeyi bile beceremiyoruz Geç kaldık herkese ve her şeye geç kaldık Oturduk rahlesine zulmün İlmek ilmek dokunmuş Nakış nakış işlenmiş ölüm En doğru benim telaşı Herkeste yanlış bilinen doğrular İsra ve Burak Muallakta güneş Sen şimdi Atları ve dizginleri usulünce bırak Ki o atlar gidecekleri en uzak mesafe En sakîn kalbe doğru Mekan zaman uçsuz bucaksız sükût Sen ellerini ellerine bırak Ellerini bırak iki yana Kıyamda ve bütün kalbinle Ya Hay. Ya Hay Daha ötesi kursakta acı kalbinde kıvrılan niran |
Sorgulamak gerek, evet; hem kendimiz, hem de "doğru"luğunu fanatikçe inandıklarımızı...
i
Hem üzülmek neyi iyileştirir, değişime adım atmadıktan sonra..?
Teşekkürler kalemin güzellğine.,Efemera hanım,
Sevgiler.