Bi kalbin selimsesin çıktığı yer çığlığın sindiği uzansan tutacak dokunsan ölecek korkusuzca kalkıp ses eylesen kasırgası girdap bir deli saatte yoluna girmeyen ne varsa karşılar seni evin önü çiçekli yol bahçe kapısı bir adım daha yoksa evlerde stabil her şey üstüne üstüne mor dağlardan gelen gelenlerin kaldırıp alamadığı yapışan deri seni üryan seni sersefil yola koyan ellerin cinayet mahfili adın selametle git dese sen miydin hoş musun az dinlen stepler çöl geçip yorgun bir göç salıversin gözlerinden korkunun kırbaç hissi bir rüyada farzetsek ev boşlukla yıkanmış yol gri ve uzun ses uğul uğul yok ki çaresi gidemediğim diyemediğim ahraz bir lisanla merdiven ilk basamak yağmur gidenleri alıp bağrına bassın geri kimse kalmasın ekşimsi tadı bomboş gökyüzü yüzüm belki unuttuğumuz şehir halkı o derin acı bölüyor evi ayırıyor yolu o acıyla rengimiz değişiyor sesimize zakkum çiçekleri elan |
Bi kalbi selim olan tevafuk gele.
Zakkum Gülecan'ın da dediği gibi tılsımlı, efsaneleri mitlere konu olmuş, bir çalı.
bana babamın yokluğunu çağrıştırır.
Sahildeki kasabamızın dereleri tepeden ovaya zakkum ağaçları ile dolu. Yazın kurağında bir tek o canlı ve rengarenk olur.